Çocukların bilgeliğine ve şiire sığındım

Sevgili okurlarım, şu on beş gün içinde ne kadar çok acı ne kadar çok sevinç yaşadık. Ve çaresizliğimiz ve öfkemizle baş başa kaldık. Ölülerimiz toplu mezarlara çöp torbalarıyla gömüldü. Onlar gömülürken bizi idare ettiklerini söyleyen bakanların deprem bölgesinde kahkahalarla güldüklerini gördük. Bizim kesemizden Merkez Bankası en büyük bağışı yapan kurum oldu, artık hepimize yaptığı hareketi yazmaktan bıktığım Bay Cengiz bağışladığı paranın tam karşılığı yeni bir yatırım teşvikini dakika sektirmeden aynı gün aldı, tek bir çadır bile kuramayan Kızılay sosyal medyadan yardım üstüne yardım istedi, hâlâ da istiyor. (Deprem Çocukları) Gelişen insan kurtarma teknolojilerini kendi bünyesinde hayata geçirmeyi başaramayan AFAD, yabancı kurtarma ekiplerinin çıkardığı insanlara son anda sahip olmaya çalıştı, kameralarla kurtarılan insanların başına üşüştüler ve "Allahu Ekber" sesleri arşa çıktı. Gelen kurtarma ekipleri şaşkınlık ve öfkeyle ülkelerine döndüler. Bu kadar yeter, şimdi sosyal medyada paylaşılan bir alıntıyla devam etmek istiyorum: 55 saat avucunu sıkmadan, uyumadan muhabbet kuşunu tutan çocuktan CESARETİ, 88 saat sonra "Önce kedimi kurtarın" diyen çocuktan ADALETİ, 90 saat sonra çıkarılan 5 yaşındaki çocuğun uzatılan suyu "Daha muayene olmadım" diye içmemesinden BİLİMİ, 78 sonra enkazın altında kalan çocuğun "Çıkamam, çıkarsam babam sıkışır" demesinden MERHAMETİ, 61 saat sonra çıkarılan çocuğun "Annemin sesi kesildi önce ona bakın" demesinden VİCDANI hatırladık. Şimdi hepimizin bize yol gösteren çocukların izinden gidip yepyeni bir Türkiye kurma zamanı. Bir büyük şairin sözleri bize yol göstersin: ANADOLU (Bir Ahmed Arif şiiri ) Beşikler vermişim Nuh'a Salıncaklar, hamaklar Havva Ana'n dünkü çocuk sayılır, Anadoluyum ben, Tanıyor musun Utanırım, Utanırım fukaralıktan, Ele, güne karşı çıplak... Üşür fidelerim Harmanım kesat. Kardeşliğin, çalışmanın Beraberliğin, Atom güllerinin katmer açtığı, Şairlerin, bilginlerin dünyalarında, Kalmışım bir başıma, Bir başıma ve uzak. Biliyor musun Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlarıyla parçalamışlar Nazlı,seher uykularımı. Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar Haraç salmışlar üstüme. Ne İskender takmışım, Ne şah ne sultan Göçüp gitmişler, gölgesiz! Selam etmişim dostuma Ve dayatmışım...