Kimin Evi

Sağ taraftan bir kadın kadraja girer. Turisttir. Askeri araç içinde bekleyen İsrail askerine adres sorar. Eski şehir içinde kalan Kutsal Kabir Kilisesi'ni sorar fakat asker sorulan adresi bilmez. Bir müddet turistin elinden aldığı haritayı inceler, sonra içinden çıktığı aracın arkasına gidip oradan tutukladığı Filistinli genci çıkarır. Turistle birlikte adresi sorarlar, genç de üç ayrı yönden ayrıntılıca tarif eder. Tutuklu genç haritaya falan bakamaz, gözleri ve elleri bağlıdır. Turist Filistin'in yerlisi esir gence değil askere teşekkür edip tarif edilen yönlerden birine doğru gider. Sahne değişir. Üç beş sekans sonra turist Mescid-i Aksa'yı sorduğunda asker yine çıkaramaz, aracın arkasına gidip tutsak aranır, bulamayınca paniğe kapılıp dört bir yanı alarma geçirir. (Elia Suleiman'ın Türkçeye Kutsal Direniş ya da İlahi Müdahale diye çevrilen Yedun İlahiyye (İng. Divine Intervention) isimli 2002 yapımı filminin bir sekansı.) Gerçeküstü kara komedi olarak anılan filmin gösterdiği bu kısacık hikâye, bölgeye dair belki en önemli gerçekliktir. Zira yerlilerin gözü kapalı bildikleri, tanıyıp tarif ettikleri yerleri yersizler bilmek zorunda değildir. pushfn('ads'); Sadece Müslümanların yahut Hıristiyanların değil tüm insanlığın baş belası bir organize terör örgütü lideri buralara gelir; yerli ve millisi henüz üretilemediği için fena halde yersiz ve millisiz limuzinlerle karşılanır, o da yetmez atlarla, bayraklarla, halı ve orkestralarla nümayiş yapılır. Bu kısım meraklısına seyrettirilendir. Üstü örtülen yahut muhatapların anlamadığı düşünülerek geçiştirilen ise misafir olduğunu asla kabul etmeyen kişinin ustalıkla ifa ettiği küstahlıktır. Normal şartlarda herhangi birinden duyulduğunda yuvarlak bir söylem diye geçiştirilecek olan racon şöyledir: "İsrail ve Türkiye hepimizin ev olarak adlandırdığı bu bölgeyi çarpıcı bir şekilde etkileyecek bir işbirliği yapabilir ve yapmalıdır." Söz konusu bölge hangi bölgeyse işte tam da orası İsrail denen şeyin evi falan değildir. Hiç olmamıştır, olmayacaktır. İş bu hadsizler bölge diye andıkları coğrafyayı, sapık inançları doğrultusunda işgal edip yerleşimci adını verdikleri mensuplarına peşkeş çektikleri evler zümresinden görse gerektir. İşgal anlayışlarının bir sınırı olmadığından dağı taşı halledip gözü kendilerine vaat edildiğini zannettikleri yerlere dikerler. İşte orası Suriye midir, Orta Anadolu mudur, uzak batı mıdır kurgusunu yapmak aşırı tutuştukları için eteklerine yapışan ve ne derlerse kafa sallayan muhataplarına düşer. pushfn('ads'); 'Ev olarak adlandırmak' Hayır, demek ki öyle adlandıranlar yanlış adlandırır. İsrail denen şey bu bölgeyi ev olarak adlandıramaz, onun buralarda evi falan yoktur. Evinden, yurdundan, yuvasından zorla çıkardıkları; Ürdün'de, Lübnan'da ve dünyanın dört bir yanında mülteci kamplarına sürdükleri insanların evine konmak hiçbir gaspçıyı ev sahibi yapmaz. Er ya da geç gasp ettikleri şeylerin ellerinden alınacağını bilmek hırslarını artırır. Şayet bu arz-ı mevud