Başka Dünya

Tarifi müphem gerçekliğin izdüşümünde sona doğru yürürken, hareketleri gitgide kısıtlayan yorgunluk; yerini göğüs sıkıştıran, mide kaldıran, kalp krizini andırır içsel uğultulara neden olan yılgınlığa bırakır. Gelenekselleşmiş insan aymazlığına müstenit başarısızlığın neticesi değildir bu. Herhangi bir gerçeğin farkına varıp ardına düşmek kişinin bizzat yaşamaya çalıştığı hayatın anlamıdır. Ve tam da bundan sorumlu tutulacağını bilir. Bilmek ve bildiğinden emin olmak özneyi asla çaresiz olmadığına; gerekli, geçerli bir yol bulunduğuna ikna eder. Hem de çaresizlik, bir türlü pratiğe dökülmeyen düşünselliğin bağışlamadığı devrimsizliktir. Aşk yoksa devrim yoktur! Devinimi öngören idealizmin öğrettiği türden hamasi söylemlerle değil ama uzayan her bekleyiş bizzat bekleyip erişemeyenin yüzüne çarpar. Aşk yoksa ufku gözlemek de alabildiğine anlamsızdır. Muhtemelen her tür hamaseti elinin tersiyle itebilen bir güzel insan, üstelik anlar gibi görünen ama bir anlama tutunamayan gözlere bakıp 'heyecan' istediğini söylerken, o aşkı kast eder. İçine uyanılan ufuksuzluğa karşı aşkın olan, transandantal, yüce bir aşkı Dolayısıyla yaşanan dünyaya tutunduran ama bunu idealize etmeden doğruda, iyide, güzelde ısrar eden bir kitle oluşturup onu tüm dünyaya teşmil edecek imkânın çok da uzak olmadığını ikrar eder. Gel gör ki her insan teki, gözünün içine bakılarak da anlatılsa, her şeyde olduğu gibi nasibine düşeni anlar. pushfn('ads'); Anlamak ve yaşamak hususunda insan mazur görülmelidir. Zira toplumları istatistiğe tabi tutmak, şu kadarının şöyle, bu kadarının da böyle olduğunu söylemek onlardan kendini soyutlamaktır. Bu bağlamda toplumu olumsuz yönde genelleyen her cümle hadsiz, her tespit mesnetsizdir. Nihayet kimsenin kimseyi zekâ, iman, ahlâk testine tabi tutma hakkı yoktur. Ancak sindirilmişlik, kendisine bahşedilen nimetin bir türlü farkına varmayan insanın bir başkası eliyle uğradığı musibettir ki huzuru kayıtsız şartsız itaatte bulur. Dahası maruz kaldığı vandallığı, yumruğu masaya vurmak cinsinden bir otoriterlik zannedip savunmaya soyunur. Gayrı görmesi gereken gözler, gönüller, sevgiler ipotekli gibidir. Sonra ona başka türlü sorumluluklar yüklenir. Öyle ki hemen her olaydan ders alması gereken vatandaştır. İbret nazarıyla bakması gereken de kendisine yönelik haksızlıkları fark etmemesi ve icabında bakması ama görmemesi gereken de odur. Nitekim söyledikleri sözden aldıkları her bir nefese kadar bir şekilde rant elde eden güç, makam, mevki, yetki sahipleri sırf vatandaş refaha kavuşsun için yaşamıyor mudur Öyleyse görmeye, duymaya, anlamaya, anlamlandırmaya ne hacet; onlar adına düşünmek yetkilendirdiklerine düşer. Hem de bir yetki verilince yetkili karşısında el pençe divan durmak, sınırları belirlenmemiş protokolün gereğidir. Standart saygı sevgiden öte insanlar, ilginç şekilde kendi yetkilendirdiklerinden ve onların kapıkulu tayin ettiklerinden çekinir. pushfn('ads'); Yakından uzağa doğru yeni bir dünya arzusu, bütün insanlığın selameti