Soluğu kesilmeyen tek dava

Fizik âleminin yaratılışından bugüne kadar soluğu kesilmemiş ve bugünden sonsuza kadar soluğu kesilmeyecek tek dava İslam olduğu için asıl bu dava, tevhid davasıdır. Gerek evrensel ve gerekse beşerî alanda her iddia ve her iddia sahibi belli bir süre hayatını sürdürmüş, vadesi gelince varlık sahnesinden silinmiş ve kayıplara karışıp gitmiştir. Amma soluğu kesilmeyen yegâne ve tek dava olan İslam, SIFIR zamanda başlayıp, kıyamet vakı'asına varıncaya kadar sürecek sistemdir. Ne kadar siyasî, sosyal, ekonomik ve ahlâkî dava varsa hepsi materyal üzerine kurulmuştur. Bunlar esasta ruhsuz iddialar birikimidir. Genelde bunlar manevi alt yapısı olmayan zoraki iddialardır. Tamamı da âkim ve sahipsizdir. Ruhsuz hiçbir varlığın yaşama şansı olmadığı gibi kök salma özelliği de yoktur. Fakat soluğu hiç kesilmeyen dava Beşerî düzeyde ilk insan ve ilk peygamber ile başlatılmıştır. Bu dava, ilk temsilcisi Hazreti Âdem aleyhisselam ile beraberce anılagelmiştir. Hayallere sığmayacak kadar çok uzun zaman geçmiş Âdem aleyhisselam değil her peygamber ayni davanın temsilcisi olarak görevlerini şerefle yapıp sürdürmüşlerdir. Onlardan başka yeryüzünde ne kadar hüküm süren idare tarzı varsa, hiçbirinin böyle bir şansı olmamıştır. İnsan, sebepleri araştırarak düşünür, neticeye ulaşmaya çalışır. Ancak alt yapısı olmayan, sebeplerin ve olayların arka planları hakkında bilgi edinemeyenler pusulayı tutturamamışlardır. Bunlar yalpalama yapar, saçmalarlar. Normal aklın anlamakta zorlanacağı böylesi saçmalamaları bize medeniyet diye giydirenler çok sinsi ve derinlerde gizli niyetlerini kötü kullanmışlardır. Antik Yunan filozofları; Sokrat, Platon ve Aristo'nunBatı felsefesinin temelini oluşturduklarını anlattılar. Bu üçlü filozof birbirlerinin öğreticisi ve öğrencisi olmasına rağmen hemen hiçbir ciddi meselede ayni esaslarda anlaşmaları söz konusu değildir. Bu üçlü filozofBatı felsefesinin temelini oluşturdukları ileri sürülürken çok önemli bir ayrıntıyı kaçırmamak gerekiyor. Bunlardan yalnızcaPlaton'un görüşlerini, "ideler âlemi" ile anlatmış, fizikî varlıkları, idelerin gölgeleri olarak tanımlamıştır. Bu filozofun öğrencisi olan Aristo hocasının görüşlerini tutarsızlıklarından dolayı külliyen reddederek değiştirmiştir. Böyle bir keşmekeşe medeniyet demişler