Kur'an'a rağmen ihtilaf zâlimlerin işidir

Esasında insan harikalar âlemi bir varlıktır. Biyolojik yapısı başlı başına her hücresine varıncaya kadar esrarengiz âlemler bütünüdür. Onun için insan kendini tanımaya çalışmalıdır. İnsan kendini tanımazsa, haddini bilmezlerin dini olmaz. Dünya hayatları da harabeleri andıran bir zillet olur. Ebedî hayatları da perişanlıktır. Kurtuluşları da yoktur. Onun için insan haddini bilmek zorundadır. Bunca tonajı yüksek değerleri olan insan, kendini tanımazsa hiçbir maddi karşılık vermeden sahip olduğu değerleri vereni tanıma kusurlusu olur. Artık her şeyi de kusur bataklığı olarak içinde debelenmekten kendini kurtaramaz. Değişmez gerçek insan yaradılış hikmetini algılamadan dünya hayatı sonlanıyor ve insanın bütün iddiaları ortada kalıyor. Onu Yaratan, rızkını verip yaşatan Allah Teâlâ, onu yeryüzünde görevlendirirken kendi emir ve hükümlerini uygulaması için ayarlamıştır. Başta peygamberler olmak üzere insanlara ağır ve mükemmel sorumluluk yükledi. İnsan için bu kadar yüksek makam elbette ona verilen yüksek değerden kaynaklanır. Bu hakikati algılamak için her şeyden önce insanın tabulaştırdığı her tür klişeleşmiş fikrî bağımlılık ve şartlı reflekslerden arınmalıdır. İdeolojik şartlanmalar, hakikatleri kabule engeldir. Zihnî, indî, fikrî, itikadî ve siyasî şartlanmalardan kurtulmalıdır. Çıkar, şöhret ve ârızî illetlerin hepsinden arınmalıdır. Aslında insanın hatta dindarların bile klasik anlayışlardan sıyrılıp halis bir zihin yapısına sahip olmalıdır. İdeolojik saplantıları