"İslam zannedilen din" karmaşası (3)

Sistemler net değil, istikrarı yoktur. İnsanı maddesi ve manası ile tatmin edecek özelliklere sahip değildir. İnsanın kalbî ve ruhî değerlerini önemsemez. Kalbin işleyiş sistemini ve ihtiyaçlarını devre dışı bırakır. Kalbin ayarı ancak ve ancak Yaratanına aittir. Kalbe idrak, kulağa duyma ve göze görme işlevleri veren Rabbimiz ayar vermiş ve onu insanî değerlerle kıvamına yükseltmiştir. "Onlar ki, Allah'ın zikri ile kalpleri mutmain olarak iman ettiler. İyi bilin ki, kalpler ancak Allah'ın zikri ile mutmain olur." Bu derûnî ve bu engin mana, insan tasavvurunun çok üstünde değer taşır. Bu esrarengiz şifrenin, insana ne kazandıracağını yine Rabbimiz beyan eder;Ey mutmain nefis, dön Rabbine, sen Ondan razı, O senden razı olarak, gir kullarımın arasına, gir cennetime. (Fecr:8928-30) Bu yüksek değerde manevi ilkeler bütünü, tevhid âkidesinin ulvî ağını güçlendirir. Beşerî zanlardan ve süfli duygu karmaşasından arındırır. Bu beyanlar birbirini tamamlayan değerlerdir. Bu da İslam devletinin omurgasını hazırlar. İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men'eden lider kadro olsun; işte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Ali İmran: 3104) İslam devletinin en net ve en sağlam değerlerinden olan mümin kardeşliği, bütün müminleri yekvücut yapar.Gerçekten Allah kendi yolunda kurşunla sağlamlaştırılmış bir bina gibi olup saf bağlayarak savaşanları sever. (Saf: 614) Bunların önemini ve dinamizmini algılayıp yaşayanları Rabbimiz şöyle bildirir. Muhammed Allah'ın Resûlüdür. Onun yanında bulunanlar, kâfirlere karşı şiddetli, birbirlerine karşı pek merhametlidirler. Onları,