Asrın seçimi ve sentezi

İslam sayesinde biz bin yıl şan ve şerefle yaşamışız. Türk milleti İslam ile buluşunca büyük güç olmuş, büyük devletler kurmuş ve büyük fetihler yapmıştır. Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem peygamberlik görevi verilince ehli kitap kıskançlık illetine tutulmuştu. Daha sonra Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, çevre devlet liderlerine, İslam'a davet mektupları gönderdi. Gassani devletine gönderilen elçiyi Busra valisi öldürdü. Bundan sonra Müslümanlarla Hristiyanlar ilk defa Mûte savaşında karşılaştılar. İslam ordusu dengesizliklere rağmen büyük bir başarı sağladı. Bunun üzerine ehli salip yenilgi hastalığına müptela oldu. Daha sonra Malazgirt Meydan Muharebesi ile de korkudan panikleme hastalığına tutuldu. Osmanlı döneminde Müslümanlar Rumeli'ye geçip fethetmeye başladılar. Devamında da Kostantiniyye'yi de fethedince Hristiyanlar şaşkın ve çaresizlik içinde yüz yıllarca kontrpiyede kaldılar. Çare aradılar. Viyana kapılarına dayanan Osmanlı iradesi hızını kaybetmeye maruz kaldı. Arka planını bilmediğimiz kaderin tecellisi geldi çattı. Osmanlı her tür gücünü kazandığı, Kur'an ruhaniyetini ve manevi dinamiklerini uygulama yetersizliğinden dolayı kaybetmeye başladı. Bundan sonra da her fırsatta rövanş almaya soyunan Batı bizim kuyumuzu kazdı. Fırsatı yakaladılar. İçimizdekileri kullanarak bizi yıktılar. Dinimize, Kitabımıza, yazımıza, hukukumuza, ahlâkımıza, kısacası bütün değerlerimize saldırdılar. Her değerimizi yok etmeye ağırlık verdiler. Bunu da demokrasi ve laiklik adına yaptılar. Bununla yetinmediler maddi değerlerimizi de talan ettiler. Bunların hepsini demokrasi adına yaptılar. İşin daha vahimi, içimizdekilere yaptırdılar. Laiklik adına da o kadar demokrat davrandılar ki, Müslümana, "Allah"