Türk vatandaşlığı

Türk vatandaşlığı, devletin maliyesine gelir kapısı açmak için düşünülecek bir araç değildir. Zaten bu gibi tedbir ve uygulamalar hayal kırıklığıyla biter. Bizde göç ve vatandaşlık Türk milletinin çektiği sıkıntılar dolayısıyla ulaşılan bir makamdır, bir imtiyazdır.TÜRKİYE Cumhuriyeti'nde iskân, göç ve mülteci sorununu ve buna bağlı olarak vatandaşlığı tarif eden bazı prensipler üzerinde durur. Türkiye eski bir imparatorluk olduğu ve bu imparatorluk 18. asrın başından beri toprak kaybetmeye başladığı için değişik bir durum ortaya çıkar. 1774-1783'ten sonra Kırım ve Kafkasya, yine 1830'dan sonra Mora Yarımadası (Anaboli), Kırım Savaşı'nın hemen ardından Kırım'ın Müslüman ve Yahudi nüfusu, yine Şeyh Şamil direnişinin arkasından Kuzey Kafkasya, 1293 dediğimiz 1877-78 Harbi'nden sonra Dobruca ve Tuna boyu (bugünkü Kuzey Bulgaristan), Ahıska ve Gürcistan'dan göçler ve nihayet Balkan faciasından sonra hemen tüm Rumeli'deki Müslüman merkezler, Ege adaları ve Girit göç alınan yerlerdir.'TÜRKLÜK ZOR BİR İŞTİR'Haberin DevamıBu göç dolayısıyla kaybolan imparatorluk ahalisinin anavatana kabulü hayat şartlarının hazırlanması, toprak verilmesi ve tabii ki anında tebaaya kabul söz konusudur. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra ırk diye tarif edilen Türk dili ve kültürüne, İslam dinine mensup ahalinin Anadolu ve Rumeli'ye ilticası söz konusudur. Bunlar da hususi kanunlarla iskân edilmiş ve vatandaşlık çok geçmeden verilmiştir. Türk vatandaşlığı hayatı inşa için evet ama zenginleşmek ve rahata ermek için bir yol değildir. İnsanlar yersiz yurtsuz kaldıkları için sürüklendikleri eski vilayetlerinden anavatana, imparatorluğun kalbine gelirler. Bizde göç ve vatandaşlık Türk milletinin çektiği sıkıntılar dolayısıyla ulaşılan bir makamdır, bir imtiyazdır. Bu sözü ben demiyorum, derin bilgili kozmopolit kültür almış, dünyayı tanıyan Büyükelçimiz Ahmet Zeki Kuneralp Bey hatıratında ("Ömrüm") yazıyor; "Türklük bir imtiyaz ve zor bir iştir."GEÇ KALINAN ADIMLARYani rey almak veya Müslüman bir dünyayı kurmak veya devletin maliyesine gelir kapısı açmak için düşünülecek bir araç değildir. Zaten bu gibi tedbir ve uygulamalar hayal kırıklığıyla biter. Devlete anlamlı bir gelir getirmesi ve iş geliştirmek mümkün değildir; uyumlu bir tebaa yaratılması hiç mümkün değildir.Haberin DevamıSuriyeliler kendi içlerinde halledemedikleri bir sorunla azınlık bir grup tarafından zulme uğradılar ve atıldılar. Onları almanın yolları vardı. Suriye'de girdiğimiz toprağın bir kısmında bir işgal bölgesi yaratabilirdik, geç yarattık; onları orada tutmak mümkündü. Bu işlerin hepsinde geç kalındı. Ama her hâlükârda bu kadar kalabalık bir nüfusun gönderilmesi şarttır. Bu arada Afganistan (orada etnik Türkler de var) Orta Asya ve bugün Sinkyang denen Çin Türkmenistanı'ndan gelenlerin Çinli tiranlara ve Taliban'a geri verilmesi hiçbir aklın ve izanın kabul edeceği bir şey değildir. Bunların sayıları açıkçası çok değil ama az da değil ve Türkiye gibi kuvvetiyle övündüğümüz bir memlekete yakışan bir muamele de değil. Şayet içlerinde kanlı teröristler varsa bunların cezasının da burada verilmesi gerekir ve evladır.Haberin DevamıElimizdeki istatistikler muhtelif; hükümet, iktidar partisinin milletvekilleri ve memurlar başka rakamlar veriyor, İçişleri Bakanlığı'nın rakamları daha değişik. Muhalefet liderimizin verdiği rakam da daha başka (Kılıçdaroğlu). Bunların hangisini kabul edeceğimi bilmiyorum. Kılıçdaroğlu Bey vatandaşlık verilenlerin 200 bin olduğunu söyledi. Son olarak 193 bin kişinin vatandaşlık kabul ettiğini, AKP Hatay milletvekillerinden Hüseyin Yayman Bey televizyonda ifade etti. Bunların 20 bini Hatay'daymış; 10 bini "Haleb Türkmeni" dediğimiz bizim vatandaşlık kabulü için şartlara uygun olanları. Öbür 10 bine vatandaşlık niye verilmiş; onu bilmiyorum. Yalnız kozmopolit atmosferde yaşamaya alışkan Hataylıların bile bu rakamlardan rahatsız olduğunu herkes gibi ben de biliyorum. Güneş balçıkla sıvanmaz.Haberin DevamıSINIR KONULMUYORBizdeki vatandaşlık kabul edenlere de bu kurumun Türkiye'deki uygulaması itibarıyla hiçbir sınır konulmuyor. Halbuki dünyada mesela göçmen ülkesi olan Kanada'da ve ABD'de de dahi bu durumdakilere bir müddet rey hakkı verilmez. İsveç'te çok uzun zaman hiç rey verdirilmez. Hollanda'da bir müddet sonra belediye seçimlerinde rey veriyorlar, milletvekili seçimlerinde rey veremiyorlar.Mevzuatta memuriyet görevlilerine kabulün ne olduğunu metinlerde tetkik etmedim ama mesela bir göçmen ailesinin vatandaşlığa kabul edilmiş olsa bile birinci jenerasyon değil ancak ikinci jenerasyondakilerin Dışişleri Bakanlığı gibi yerlere kabul edileceği, devamlı ihtiyaç duyulan riskli bir görev yeri olan emniyette ve orduda çocukların bu işe girebileceğini gözlemlerimle biliyorum. Ama bazı ülkelerde, Rusya ve Türkiye'de bu böyle değil. Binaenaleyh bu kabul edilenlerin seçiminde rey vermesi kanuna uysa da umumi anlayışa uymayacağı çok açık; statünün derhal değiştirilmesi gerekir.Haberin