40'ıncı yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin devlet yapısı Avrupa devletlerinin demokrasilerine uygundur. Laiklik gerçekten önemli bir kurumdur. Birinci maddede belirtilir, ikinci maddede dilin Türkçe olduğu belirtilir. Yargının bağımsızlığı tam olarak uygulanmıştır. Şu anda 40. yılını kutladığımız bu cumhuriyet yavaş yavaş dünyada tanınmaktadır. Türkiye ile ilişkilerinin belirgin bir ölçüde dikkatli taranması, yerleşmelere devam edilmesi politikanın esaslarından olmalıdır.

1974yılı temmuz ayında Kıbrıs Adası'ndaki iki cemaat olan Türk ve Rum arasındaki gerilimin zorba bir darbe ile kilitlenmesi üzerine Türkiye, Kıbrıs'a askerî müdahalede bulundu. Bu tasvire layık bir olaydır. Türkiye'nin adadaki Türk cemaati korumak ve gerektiğinde müdahale yapmak konusundaki ültimatomlarına adadaki Rum cemaati aldırış etmiyordu.

Adadaki Rumların lideri Makarios'a darbe yapıldığı vakit Nikos Sampson EOKA'cıların (Ethniki Organosis Kiprion Agoniston) kuklası olarak cumhurbaşkanlığına getirildi. EOKA'nın Kıbrıs'ta hâkimiyeti sağlanmıştı. Bu arzu edilir bir manzara değildi çünkü Kıbrıs Rumlarının önemli bir kesimi sol eğilimlidir. Bu sol eğilim AKEL Partisi'nde (Emekçi Halkın İlerici Partisi), yani mahalli komünist partide yoğunlaşmıştır.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Makarios'un Üçüncü Dünya'daki şöhreti, Üçüncü Dünya tipi bir sosyalizmin sözcülüğünü yapmasından ileri geliyordu. Adanın nüfusu ile orantılı olmayacak bir şekilde Hind liderlerin, Cemal Abdünnasır'ın, Yugoslav lider Josip Broz Tito gibi önderlerin yanında yer almakta Üçüncü Dünya Bloku'nda sözü dinlenmektedir. Üçüncü Dünya aktif bir blok değildir. Herhangi bir meseleyi etkin çözecek bir tarafsızlar konferansından bahsedilemez. İdare daha çok Mısır'ın elindedir. Lakin ülkelerin nüfus olarak kalabalığı, örgütlenme beceriksizliği, iktisadi durumlarının yetersizliği dolayısıyla AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) gibi, NATO gibi, hatta Varşova Paktı gibi bir ağırlığı söz konusu değildi. Ancak farklı bir sesti.


TÜRKİYE'DENBÜYÜK SÜRPRİZ

EOKA çevrelerinde Türkiye'nin müdahalesinin gerçekleşemeyeceği kanaati uyanmıştı. Rauf Denktaş'ın ifadesi ile karşı taraftan, "Bekledim de gelmedin şarkısı sabah akşam çalınıyordu"; beklenenin gelmesi büyük sürpriz oldu. Üstelik stratejik olarak çıkarma harekâtının Magosa tarafından; yani güneyden yapılacağı düşünülüyordu. Fakat zor olan taraf Girne tercih edildi. Girne'deki savunmanın daha aksak ve zayıf olduğunu ileri sürdüler, oysa tabii ve çetin bir savunma hattıydı. Her hâlükârda Girne hattı bir günde aşıldı ve aşıldıktan sonra Türk ordusu ilk etapta Lefkoşa'nın bugünkü sınırlarına, Magosa'ya ulaştı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Varoş, Osmanlıca bir kelimedir. XVI. asırda Macaristan'dan alınmadır ve banliyö anlamında kullanılır. "Varosa" olarak telaffuz edilen bölgenin adını da Maraş'a çevirdiler. Ateşkes kararına burada uyulduğu için Maraş bölgesi hâlâ iskâna açılmamış görülüyor. Açılması gerekir çünkü adanın ekolojisi, ekonomisi ve her iki tarafta oturan insanlar açısından verimsizliğe mahkûmdur. Hâlbuki verimli bir bölgedir.

Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilk anda federe devlet olarak teşkil edildi ve öyle ilan edildi. Oysa bu federasyonu Kıbrıs Rumları tanımıyorlardı. "Biz üniter devletiz" diyorlardı. Türklere azınlık olarak yer veriyorlardı. Akdeniz, Balkanlar ve Orta Doğu'da azınlık bir cemaatin yaşama hakkı yoktur. Bu bölgedeki tarihî yapılanma, beşerî coğrafya bu gibi bir statüyü kaldırmaz. Tek istisna Lübnan'dır; orada da cemaatlerin her birinin seçimde ne yapacakları, ne kadar aday gösterecekleri, hükümetteki görevleri anayasa ile belirtilmiştir. Nüfus yapısı 1940'lardan bugüne kadar çok değiştiği hâlde nüfus sayımı yapılmayarak anayasaya sözde uyulmakta ama aslında uyulmamaktadır ve değişmez facia ortadadır.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Bu nedenle Türk cemaatinin lideri Rauf Denktaş bu konuda ikna yolunu seçti. Rauf Denktaş'ın 1963'te ilk çatışmalar çıktıktan sonra haklı olarak adadaki liderlik üstünlüğünü ele geçirdiği görüldü. İyi tahsil görmüş bir hukukçuydu. İngiliz idaresinde Türk münevverleri daha çok hukukçulukta temayüz etmişlerdir. Bu on senenin içerisinde Rauf Denktaş'ın hayatı çok kolay değildi. Karşı tarafla çekişmek ve cemaatinin üyelerine söz anlatmak durumundaydı; asıl önemlisi Ankara'daki hükümet temsilcileriyle başı her zaman hoş değildi.

Türkiye'de kamuoyunun da bu nedenle Rauf Bey üzerinde yüzde 100 olumlu bir izlenime sahip olmadığını belirtmek gerekir. Kişiliğindeki üstünlük dolayısıyla bu durum değişti. Aradan on sene geçmedi ki Rauf Bey'in müstesna bir lider ve politikacı olduğu anlaşıldı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Kıbrıs Türk Federe Devleti Meclisi 15 Kasım 1983 günü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etti. Çünkü maalesef Rumlar üniter devlet ısrarındaydı ki 1960 statüsüne de aykırıydı. 1960'taki garantörlük antlaşmaları iki devletli, cemaatlerin federal bir yapıda hareket edeceklerini, dış politika konusunda da bakanlıkları paylaşacaklarını ve hatta herhangi bir uluslararası bir kuruluşa birlikte gireceklerini, uyumsuzluk durumunda veto hakkı tanıdıklarını belirtmekteydi. Buna rağmen AET tamamıyla Ortaçağ'a mahsus duyguyla Kıbrıs Rumlarının üniter devlet görüşünü kabul etmiş. AET'ye kabullerini de sağlamıştır. Burada Türk tarafına hiçbir şekilde danışılmamıştır. Birlikte alınmaları da söz konusu değildir. İleri sürülen hukuki gerekçe ise geçerli değildi. Bu noktada Federal Almanya'nın başı çektiği, Fransa'yı da kolayca ikna edip Benelux Bloku'nu yanına aldığı görülmekteydi. Zira Akdenizli AET üyelerinin bu konularda aşırı bir ısrarı olmazdı.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Rauf Denktaş

AVRUPADEMOKRASİLERİNE UYGUN