Lojmana sığmayan 'taht' koleksiyona girdi

İstanbulResim ve Heykel Müzesi'nde geçen ay açılan Kalıcı Koleksiyon Sergisi'ni gezerken bir tablonun önünde takılıp kaldım. Oldukça tanıdık geldi eser ama bir türlü nerede gördüğümü çıkartamıyordum.Eserin künyesini okuyorum: 'Hakan Gürsoytrak, Taht, 2013, 120x180 cm. Tuval üzerine yağlıboya, Env. No: 1090020305.' Takip ettiğim, resimlerini beğendiğim bir sanatçı Gürsoytrak ama hiç görmediğim bu eseri bana neden tanıdık geliyorduSon salonda, yani günümüz sanatçılarının yer aldığı bölümde sergileniyor eser.Tablonun ismi dağıttı bir anda beynimdeki sisi.Evet, bu taht, Topkapı Sarayı'nda müze müdürünün lojmanına taşıttığı 3. Selim'in ünlü tahtıydı.Haberi o dönem yayınlanan Radikal gazetesinde Ömer Erbil yapmış ve büyük ses getirmişti.2011 yılının haziran ayıydı. Fotoğraf, Topkapı Sarayı'nın avlusunda çekilmişti. 5-6 kişi tahtı yüklenmiş, bir yere götürüyordu.Haberin DevamıFotoğrafın altındaki haber 'Saraydan 'taht' kaçırma' başlığını taşıyordu. Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Yusuf Benli'nin 3. Selim'in tahtını lojmanına taşıttığı, tarihi taht kapıdan geçmeyince tekrar depoya kaldırıldığı ileri sürülmüştü.Tarihi değerde eşsiz bir esere sıradan kanepe muamelesi yapılarak yağmurda taşınmış, daha vahimi, bir müze müdürü korumakla görevli olduğu padişah tahtını günlük eşyası gibi kullanmaya kalkmıştı.Taht lojmanın kapısından geçse padişahçılık oynayacaktı demek ki müze müdürü.İşte bu çarpıcı haber Hakan Gürsoytrak'ın ilgisini çekmiş ve fotoğrafı tuvale aktarmış. Sanatın hafıza tazelemesi bir tür.3. Selim'in tahtı müze müdürünün lojmanına girmedi ama sanat eseri olarak Türkiye'nin görsel hafızası olarak kabul edilen en önemli koleksiyonuna dahil oldu.EN İYİ KARTPOSTAL ŞİİRİECE Ayhan'ın, Nâzım Hikmet'in yurtdışına çıkmak zorunda kaldıktan sonra yazdığı şiirleri 'kartpostal şiiri' olarak adlandırmasını ve bunun nedenlerini anlattığı mektubunu yayınlamıştım önceki gün. Ayhan'ın Turgay Fişekçi'ye yazdığı mektuptu bu ve 25 yıl öncesinin tarihini taşıyordu.Nâzım'ın hapishaneden yazdığı şiirlerinin çok güzel olduğunu fakat yurtdışına gittikten sonra 'kartpostal şiirleri' yazdığını ileri sürüyordu mektubunda.Haberin DevamıZayıf ve eski buluyordu o şiirleri. 'Kartpostal şiiri' tanımını da bunun için kullanıyordu.Bu yazı üzerine yazar ve koleksiyoner Haluk Oral'dan bir mesaj aldım.Küçümsemek için söylenen bu tanımı hiç gocunmadan üzerine alan bir şairimizin yaptığı kartpostal şiir anlaşmasını ve basılmış bir örneğini gönderdi.Bir dönemin en çok okunan ve şiirleri en çok bestelenen ismiydi Ümit Yaşar Oğuzcan (1926-1984).Ünlü şair 1974 yılında Tiglat adlı bir kartpostal firmasıyla seçtiği 10 adet şiirinin basımı için anlaşma yapmış. Şiirlerini daktilo edip imzalayarak müesseseye vermiş. Alacağı para her bir şiir için 750 lira olmak üzere toplam 7 bin beş yüz lira.Nedir bu 'kartpostal şiiri' diye merak edenler için basılmış olanlardan bir