Biyografi çıkmazı

SANATÇILAR, edebiyatçılar üzerine yapılan biyografi çalışmaları hemen her zaman önemli bir tartışmayı beraberinde getiriyor.Özellikle sinemada, çekilen biyografi filmlerinde görüyoruz bunu. Neş'et Ertaş'ın ailesi kendilerinden izin almadan çekilen filmin gösterimini yasaklatmış; Müslüm Gürses, Naim Süleymanoğlu filmlerinin davaları aylarca gündemi meşgul etmişti.Benzer bir tartışma şimdilik mahkeme salonlarında değil ama sosyal medyada alevlendi. Agora Yayınları, Erdal Doğan'ın yazdığı Sevgi Soysal biyografisi 'Yaşasaydı Âşık Olurdum' kitabının yeni baskısını yayınlayacağı duyurusunu yaptı sosyal medya hesabından.İlk baskısı 2003 yılında yapılan kitap için Sevgi Soysal'ın kızı Funda Soysal bir yorumda bulunarak, aile olarak kitabı tasvip etmediklerini vurguladı ve şöyle yazdı: "Ne kadar güzel yazılmış olursa olsun, yanlış, anneme büyük haksızlık edip, onu gelişmemiş erkek gözüyle, yalnız kalamayan kadın gibi acayip bir kutuya koyup kaldıran bir biyografi. Annemi bu kitapla tanıdığınızı sakın sanmayın, kolaya kaçarsınız."Haberin DevamıAgora Yayınları'nın sahibi, yazar ve çevirmen Osman Akınhay'ın kitabın izin alarak yazıldığına yönelik itirazına ise "Onayımız filan alınmadı; ben o zaman ancak merak ediyordum zaten; teyzem Milliyet Sanat'ta itirazını yazdı; babam ise hiç görüşmedi bile. Ayrıca ben iki ay önce size yazdım, temas kursun mu Erdal Doğan dediniz, buyursun dedim, ulaşan olmadı" diye cevap verdi.Kitabın yayınından 20 yıl sonra yaşanan bu tartışma bizde biyografi türünün neden yeterince gelişmediğinin de cevabını içermekle birlikte Funda Soysal'ın itirazı biraz da sanki kitabın adına oldu...ELEŞTİRİLERE CEVAP KİTABIN GÜNLÜĞÜNDEKİTABIN yazarı Erdal Doğan bu itirazı ve sosyal medyada kendisine yönelik yapılan eleştirileri Parşömen Edebiyat sitesinde Osman Akınhay ile bir röportaj yaparak yanıtladı. Kitabı hazırlarken aynı zamanda bunun bir de günlüğünü tuttuğunu ve 'Sizinle Sevgi Soysal'ı Konuşmak İstiyorum' başlığıyla yayınladığını belirterek bütün bu tartışmalarda sorulan soruların cevabının orada olduğunu söyledi: "O günlükte sadece aile üyeleri değil, bir döneme ve Sevgi Soysal'ın yaşamına tanıklık etmiş dostları, arkadaşlıkları da yer alıyor. Liste hayli kalabalıktı. İlk eşi Özdemir Nutku, ikinci eşi Başar Sabuncu'yla da görüşmüştüm. Mümtaz Bey görüşmek istememişti.Haberin DevamıGörüştüğüm her isim, günbegün orada; tepkileriyle birlikte.Kitabın hazırlık aşamasında tanıklıklarını dinlediğim kişilerin bilgilerini yine Sevgi Soysal'ın yakın çevresinden farklı isimlerle 'teyit' etmeye özen gösterdim. Bu yöntemi aile üyeleri için de uyguladım. Aynı soruları defalarca farklı isimlere sorduğum oldu. Hafıza bazen yanıltabilirdi. Bana anlatılanları en son yazdıklarıyla da kontrol ettim. Hepimizin bildiği, benim de kitabımda detaylıca anlattığım gibi, Sevgi Soysal yaşadıklarından beslenen bir yazardı. Dolayısıyla anlatılanlardan bazılarıyla hikâyelerinde, romanlarında, anılarında, gazete yazılarında karşılaşıyordum. Yazım sürecine geçişim tüm bu kontrollerin ardından oldu.Haberin DevamıGörüştüğüm her isim, günbegün orada; tepkileriyle birlikte.Hatta o hayranlık dolu tepkilerden birini kitabın başlığına taşıdım; tepki gösterenin isminin bende saklı olduğunu yazdım. Üstelik o hayranlığın o kuşaktan sonraki kuşaklara geçtiğini, benim de o hayranlığın etkisinde olduğumu...Belli ki sosyal medyada o günlüğü ya da o kitabı okumadan 'öfke'yi like'layan, like'ı retweet'leyen, retweet'i alıntı tweet'le süsleyen pek çok kişi, sorduğunuz tepkileri okumadan buraya bakmayı tercih edecek.Peki. Öyle olsun. Önce günlükten çok azını aşağıda paylaşmak isterim, sonra günlükte olmayanları:Hem yayınevinde editöryal hem de dışarıdan farklı isimler tarafından okumaları yapıldı, incelendi. Aileye o bölümlerle ilgili