SADİ eş-ŞİRAZİDEN İBRETLİK HİKAYE....

Bir fakirin zevcesi hamile idi ve gebelik müddeti sona ermişti. Dervişin hiç evladı olmamıştı. Eğer Allah bana bir erkek evlat buyurursa üstümdeki hırkadan başka neyim var neyim yoksa, hepsini fakirlere dağıtacağım, diye hem dua etti hem de adak adadı. Tesadüfen bir oğlu dünyaya geldi. Sevindi. Sözünde durarak sofralar kurdurdu, fakirleri doyurdu. Birkaç yıl sonra Şam'dan dönüşüm de, dervişin oturduğu mahalleye uğrayarak onu sorup aradım. Zindanda ve ayakları zincir nedir dediler. Sebebini sorunca dediler ki; '' Oğlu şarap içmiş, kavga etmiş, bir adam öldürüp kaçmış. Onun yerine babasını yakaladılar dediler. Dedim ki; '' O bu belayı dua etmek suretiyle Allah'tan kendisi istedi.'' KIT'A: Azizim, benden dinle; Akıllı insanlara göre hamile bir kadın uygunsuz evlat doğuracağına yılan doğursa daha iyidir''. HİKAYE: Çocukken büyük bir zata, ''Büluğ nasıl olur ve ne vakittir'', diye sordum. Bana cevaben kitaplarda yazıldığı gibi bülüğün üç alameti vardır: 1- On beş yaşına basmak. 2- Uykuda iken ihtilam olmak, 3- Edep yerlerinde tüy bitmek.... Ama, hakikate bakacak olursak, nasıl bir alameti vardır, o da; şudur: '' Nefsinin istediğini yenerek Hak Tealanın rızasını almaya çalışmak..... Kendisinde böyle bir vasıf olmayan kimseyi, bilginler akil baliğ saymazlar. KIT'A : Nutfe dediğimiz bir damla koyu su, ana rahminde kırk gün içinde sureta insan olur. Akıl ve edebe malik olmadıktan sonra kırk yıl da yaşasa kırk yaşına bastığı halde ondan akıl ve edep yoksa, ona adam denilemez. ve demekte doğru değildir. HİKAYE: Bir sene hac