HİKAYE GÜLİSTAN

Tarikat ehlinden fakir bir adam. Hicaz kervanında bizimle beraberdi. Arap ümerasından biri, ailesiyle çocuklarına sarfetmek üzere ona yüz dinar vermişti. Birdenbire Haface kabilesin,n hırsızları kafilemizi soydular, ne var, ne yok hepsini alıp götürdüler. Kervanımızı teşkil eden kafiledeki tüccarlar, ağlayıp sızlamaya, feryada başladılar. Bu ağlama, sızlama,feryat ve figan boşuna idi. BEYİT İstediğin kadar ağla,sızla.Elinden geldiği kadar bağır,çağır. Hırsız aldığı altınları geri vermeyecektir. BEYİT Bir de baktım, Arap emrinin kendisine yüz dinar verdiği derviş kendi halinde; hiç oralı değil. Kendisinde bir değişiklik; bir hareket görmeyince dedim ki : " Sen hiç ses çıkarmıyorsun. Yoksa hırsızlar, emriin sana verdiği paraları almadılar mı "Almaz olurlar mı , aldılar ve götürdüler" dedi ve sonra ilave etti: "Ben paraya o kadar alışık bir adam olmadığım için, bana farketmez. Bana göre hava hoş. Bu bakımdan paranın gittiğine ne üzüleyim" BEYİT İnsan bir kimseye; bir şeye gönül bağlamamalı. Çünkü verdiği gönlü, sonra çekip almak güçtür. NESİR Dedim ki: Söylediğin sözler benim halime uygundur. Genç iken bir güzel sevmiştim. Onu o derece seviyordum ki , onun güzelliği, benim gözümün kıblesi ve vuslatı da ömrümün sermayesiydi KIT'A Onun gibi bir güzel , yerde beşer olamaz, gökteki melek olabilirdi ancak. Bu yüzden başkasını sevmedim. Ondan başkasıyla konuşup görüşmek benim için haramdı. Eminim ki, onun gibi bir güzel bir daha dünyaya gelmeyecektir. NESİR Nasılsa bu sevgili birdenbire vefat etti. Onun firakiyle bütün ailesi efradı,