HASSA ORDUSU

İslâm ve Türk devletlerinde muhafaza görevi yapan, daimî statüde, özel olarak yetiştirilmiş, çeşitli adlarla anılan askerî birliklere tarihî terminolojide genellikle "hassa ordusu" denir. Abbâsî halifelerinin gulâmlardan meydana gelen ve "haresü'l-halîfe" adı verilen askerlerinin bulunduğu bilinmektedir. İlk müslüman Türk devletlerinden Karahanlılar'da da saray muhafızları ndan ayrı bir hassa ordusu mevcuttu. Muhtemelen doğrudan hükümdarın şahsına bağlı olan bu orduda ücretli askerler görev yapardı. Batı Karahanlı hükümdarlarından Arslan Han'ın hassa ordusu 12.000 Türk köleden meydana geliyordu. Hassa ordusu askerlerinin malî işleri Dîvânü'l-ceyş denilen özel bir divan tarafından yürütülür. Gazneliler'de ise sultanın muhafız askerlerine "gulâmân-ı hâs" denirdi. Tamamı olaylardan meydana gelen Gazneli hassa ordusunda sadece Türkler değil diğer milletlerden de askerler bulunurdu. Cengiz Han'a ait hassa ordusunun muntazam bir teşkilâtı olduğu bilinmektedir. Gece gündüz han sarayını koruyan bu muhafızların arasında okçular, kapıcılar, sofracılar ve seyisler vardı. Bunların dışındaki 1000 bahadır han'ın özel koruması durumundaydı. Bu bahadırlar savaş sırasında hassa ordusunun öncü kuvvetlerini teşkil ederdi. Cengiz Han bütün Moğollar'ı bir bayrak altında topladıktan sonra 1206'da hassa ordusu yeniden teşkilâtlandırıldı. Nöbetçilerin, okçuların ve özel muhafızların sayısı 10.000'e çıkarıldı. Cengiz'in hassa askerleri sıkı bir disiplin altındaydı. Nöbetini ihmal edenler dayakla veya askerlikten atılmakla cezalandırılırdı; fakat bu cezalar mutlaka hanın bilgisi dahilinde verilirdi. Öte yandan hassa askerlerinin bazı imtiyazları mevcuttu. Meselâ bir muharip muhafız ordusu eri ordudaki binbaşıdan, muharip olmayan erler ise yüzbaşıdan önce gelirdi. Cengiz'in hassa ordusu yalnız hanla birlikte sefere çıkardı. Cengiz Han'ın kumandanlarının çoğu hassa ordusundan yetişmişti. Böylece bütün imparatorluk ordusu hanın tecrübeli adamlarının elinde, dolayısıyla hanın denetiminde bulunurdu. Hârizmşahlar'da da hükümdara bağlı, merkezde ve merkeze yakın garnizonlarda oturan bir hassa ordusu vardı. Bu ordu gulâmlardan ve Kanglı-Kıpçaklar'dan teşekkül ederdi. Ülke sınırları genişledikçe yeni müslüman olan Türk kabilelerinden de askerî birlikler kurularak hassa ordusuna bağlandı. Gazneliler'i örnek alan Selçuklulardaki hassa ordusu genellikle saray gulâmlarından, esirlerden teşkil edilir ve sipahi denilen bu askerler Selçuklu ordusunun çekirdeğini oluştururdu. Bunlar da sürekli merkezde, merkeze yakın yerlerde kalırdı ve sayıları hiç eksilmezdi. Anadolu Selçukluları'nın hassa ordusu "müfred (mefâride), halka-i hâs, gulâmân-ı dergâh, mülâzımân-ı yatak (yatak)" şeklinde dört sınıfa ayrılırdı. Kalabalık olan hassa askerlerinin bir kısmı piyade idi. Mefâride askerlerinin bir bölümünü meydana getiren halka-i hâssın başlıca görevi padişahın çadırını beklemekti. Gulâmlardan saray için ayrılanların içinden değerli devlet adamları çıkmıştır. Bu maiyet askerlerinin hepsine ücret verilirdi. Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinin hassa askerleri, İlhanlılar'da olduğu gibi köle ve esirlerden değil hükümdarların mensup bulundukları aşiret kuvvetlerinden teşekkül ederdi. Bu askerlerden hükümdar muhafızı olanlara "korucu" (kurçi) denirdi. Safevîler de bu tabiri kullandılar. Hassa askerleri merkezden başka, eyaletlerdeki şehzadelerin mahiyetinde de bulunurdu. Bu devletlerin hassa birlikleri Anadolu beyliklerine göre teşkilâtça daha geniş ve daha düzenliydi. Ayrıca Safevî Şahı I. Abbas, 1587'de tahta çıktıktan bir süre sonra korucular dışında doğrudan kendisine bağlı Çerkez, Ermeni ve Gürcüler'den devşirilmiş gulâmlardan oluşan 12.000 kişilik özel bir birlik kurdu. Eyyûbîler'de dâimî orduyu teşkil eden hassa askerleri, Türkler'den satın alınarak veya toplanarak belli bir eğitimden geçirildikten sonra âzat edilen kölelerden meydana gelirdi. Bunlar Eyyûbî ordusunun en cengâver muharip sınıfıydı ve Abbâsîler'deki memlük teşkilâtına benzerdi. Asker olduktan sonra hürriyetlerine kavuşan bu köleler bağlı bulundukları emîrlerin adıyla anılır ve yükselerek emîr olabilirlerdi. Nitekim Eyyûbî Devleti'nin ardından gelen Memlük Sultanlığı idarenin tamamen kölelere geçmesiyle ortaya çıktı. Hassa askeri Memlük ordusunda da vardı ve bunlara "memâlîk-i sultâniyye" denirdi. Anadolu beyliklerinde kullanılan hassa ordusu Selçuklular'dakinden farklı değildi. Ordunun temelini yine maaşlı hassa askerleri oluştururdu. Uluğ bey denilen hükümdarın yaya ve olaylardan meydana gelen dâimî hassa kuvvetleri vardı. Bunlar savaş esirlerinden veya satın alınan kölelerden temin edilirdi. Osmanlılar'da Kapıkulu ocakları doğrudan padişaha bağlı ve onun emrindeki askerî kuruluşlardı. Yaya ve olaylardan meydana gelen bu birlikler savaşlarda merkezde bulunur, genelde padişah otağını muhafaza ederlerdi. Bu bakımdan hassa ordusu konumundadırlar. Saray muhafızlarından bostancılarla yine saray hizmetkârları baltacılar da padişahın hassa askeri sayılır, gerekirse savaş için bunlardan da yararlanılırdı. Osmanlı Devleti'nde asıl mânasıyla hassa teşkilâtı XIX. yüzyılda kuruldu. Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasının ardından varlığına gerek görülmeyen Bostancı Ocağı da lağvedildi, bunlardan ve hasekilerden seçilen askerler Muallem Bostâniyân-ı Hâssa adıyla kurulan yeni ocağa bağlandı. 27 Muharrem 1242 - 31 Ağustos 1826- tarihli nizamnâmeye göre zâbitleriyle birlikte 1527 kişiden oluşan bir tertip (tabur) bir binbaşının kumandasına verildi, hepsinin üstünde bostancıbaşı ağa vardı. Üç yıl sonra bostancıbaşı tabirinin yerini muhafız paşa aldı (Esad Efendi). Tâlimli hassa bostancılarının başına ayrıca bir nâzır verildi. Nâzır yeni askerlerin maaş ve iâşe gibi işlerinden sorumlu olacaktı. Bu maaşlı hassa bostancıları, Sarây-ı Hümâyun ile