Devlet Kapasitesinin Geliştirilmesi İçin

Ülkemizin verimlilik artışını belirleyen yüksek bir potansiyeli vardır. Geniş pazar olanakları, merkezi coğrafi konum, dışa ve dünyaya açık yapı, kalifiye işgücü arzı, rekabet gücü oluşturan bilim ve teknoloji birikimi, yenilikçi kadroların varlığı bunlardan bazılarıdır. Ancak bu potansiyelin harekete geçmesi için "devlet kapasitesi"nin geliştirilmesi gerekmektedir. Verimlilik ve üretkenlik düzeyini artırmak için ilk adım budur. Refahın Kaynağı Son dönemde fiziki sermaye stokumuz -yollarımız, köprülerimiz, limanlarımız, havaalanlarımız, iletişim altyapımız- artırılmakla birlikte hukuk altyapısı aynı düzeyde gelişmediği için toplam kaynak verimliliği ve üretkenliği beklendiği gibi artırılamamıştır. Güçlü bir orta sınıf olması gerekirken maalesef orta sınıf erimiştir. Güçlü ülke imajı ve ülke kredibilitesini artıran kaliteli yönetişim sergilenememiştir. Uzmanlar ve akademisyenler bu durumu "devlet kapasitesinin yetersizliği" olarak isimlendiriyor ve verimlilik-üretkenlik artışı için önce bu kapasitenin geliştirilmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Devlet kapasitesinin geliştirilmesi için; net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma gerekiyor. Elbette bu süreci takip eden ve denetleyen bir sivil kapasite gerekiyor. Çünkü refahın kaynağı verimlilik, verimliliğin kaynağı sivil kapasitedir. Verimlilik ve üretkenlik yetkinliğimizi artıracak bir sivil kapasite ile kendimizi sürekli geliştirebiliriz. pushfn('ads'); Verimliliğin Bileşenleri Öncelikle, "verimlilik, üretkenlik, etkinlik ve etkililik" kavramlarının içeriklerini, aralarındaki nüansı netleştirmek gerekir. Böylelikle kavramlar netlik kazanır, anlaşılırlık artar, ortak dil kullanarak enerjimizi odaklamamız mümkün olur. Veri ve bilginin maddi ve kültürel zenginlik üretmenin kaynağı haline geldiği günümüzde bu odaklanma ile yeniliklere kapı aralanır. Daha iyi teknolojilerle, daha iyi organizasyonlarla ve daha iyi fikirlerle, üretkenlik artışına kapı aralanır. Böylece hayata katkı yapan, imkân ve yeteneklere odaklanan ve kapsayıcı çalışmalar gerçekleştiren kurumları şekillendirebiliriz. İstişare ile birikimi, zengin içerik ve yöntemlerle iletişimi geliştirerek beklenen stratejik dönüşümü belirsizlik içinde de gerçekleştirebiliriz. Böylece yakalanacak toplam faktör verimliliği ile "çıktıgirdi oranının anlamı, yaratılan katma değer istihdam edilen toplam kaynak" yaklaşımlarıyla sorunların anlaşılması ve çözümlerin üretilmesi kolaylaşır. Çünkü verimlilik, iki günün, iki üretimin eşit olmamasıdır. pushfn('ads'); 4 Seviyeli Yaklaşım Yönetimde verimlilik performansın, üretimde verimlilik rekabetin anahtarıdır. Bu anahtara ulaşmak için dört seviyeli bir yaklaşım sergilenmelidir. Her seviyenin kendine özgü haritası ve ölçeği bulunmaktadır. Bu harita ve ölçeklerle yol alındığında kapalı kapılar açılacaktır. Birinci seviye "Reaktif Verimsizlik"tir. Bu seviyedeki şirketlerde yürütme ve karar alma, genelde acil durumlara yönelik müdahalelerle gerçekleşir. Bu ilk seviyede sorunlar ortaya çıktıkça ele alınan, performans ölçüleri yetersiz ve üretim sahasından veri toplanmaz ve analiz edilmez boyuttadır. Verimsizliğin kaynağını göstermek açısından önemli bir seviyedir. "Kontrollü Yönetim" olarak adlandırılan ikinci seviyede yer alan şirketlerde ise, yürütme ve karar alma süreç hedefleri tarafından yönlendirirler. İş süreçleri büyük ölçüde önleyici sistemlerle ve koşul tanımlı karar mekanizmaları ile düzenlenir. Bu şirketlerde sınırlı