Vatandaş memnun halk şikâyet ediyor

Başını sokacak evi olmayan vatandaşa düşük faizli kredi verileceği, isteyenin ayda 28 bin TL taksitle konut sahibi olacağı duyurulmuştu bir iki hafta önce. Kiracı vatandaşların ayda 28 bin TL taksit ödeyebileceği var sayılarak.Şimdi de inşaatını kendisi yapmak isteyenlere uzun vadeli ödeme imkanıyla İstanbul, Ankara gibi belirli büyük şehirlerde "devlet arazisi" verileceği açıklandı. Hatta bazı hazine arazileri üzerine 3-4 katlı binalar yapılmasına da emsal artışı gerçekleştirilerek izin verilecekmiş."Olur mu öyle şey Ay başlarında kirasını ödemeye bile güç yetiremez haldeki insanlar inşaat yapacak parayı nereden bulacaklar" demeyin hemen. Hükümet açıkladığına göre elbette doğrudur. Muhakkak ki bazı vatandaşlara devlet arazisi verilecektir, onlar da devletin vereceği arazi üzerinde konut inşaatı yapacaklardır. Ne var ki bu vatandaşlar kaç kişidir, burası sıkıntılı nokta. Yani ülke çoğunluğunun sahip olmadığı belirli imkanlara sahip olan kişilerin "ortalama vatandaş" sayılması olacak iş değil. Zaten mevcut iktidarın problemi hali vakti yerinde olan az sayıdaki vatandaşın durumunu toplumun bütününe şamil kabul etmesi. Dahası, bu devirde birtakım kişiler imkân ve servet sahibi olabildiğine göre bizim de bundan memnun olmamızı, hatta şükretmemizi istemesi.İyi ama bazı "vatandaş"lar parayı bulunca "halk" da zengin olmuş sayılır mı Ya da birilerinin medarı maişet gemisi her şeye rağmen hâlâ yürüyebiliyor diye cebindeki para pul haline gelmiş olan büyük kitle de uygulanan ekonomi politikalarından memnun mu olmalıBu ülkede neyin yaşandığı ortada. Yeni yönetim sistemiyle birlikte devletin yönetilmez hale gelmesinin neticesi olarak ekonomi krize girdi. Kötü yönetimin, liyakat eksikliğinin, nepotizmin ve yolsuzlukların yol açtığı işsizlik, yüksek enflasyon ve adı konulmamış devalüasyon tablosunda ülke kısa sürede büyük bir hızla yoksullaştı. Bu süreçte orta sınıf tamamen ortadan kalktı, yoksulluk ortak payda oldu. Üstelik süreç devam ediyor. Cebimizdeki üç beş kuruşun değeri her geçen gün daha da azalıyor. Hayat pahalılığı hangi boyuta kadar uzanacak, belli değil. Buna mukabil, iktidar sözcülerinin dilinde (veya gönlünde) çoktandır "bir eli yağda bir eli balda" olan ve doğal olarak haline şükreden bir vatandaş profili var. İşte bu "iyi huylu vatandaş" kesimine referansla "halk"a işlerin iyi gittiği anlatılmaya çalışılıyor. Ne yalan söylemeli, çok da ikna edici argümanlar kullanılıyor. Başka bir ülkede yaşıyor olsak kesinlikle ikna olabileceğimiz kadar inandırıcı. Zaten kimilerimiz ister istemez mukni durumdalar. Çünkü sorunlara çözüm bulması beklenenler tarafından yapılan her konuşmada ciddi ciddi ülkedeki gelişmelerin olumlu istikamette olduğu anlatılıyor. Memlekette kimsenin ekonomik sıkıntı falan çekmediği, ufak tefek sıkıntılar olsa bile bunların geçici ve aslında önemsiz olduğu söyleniyor. Ekonominin bilime uygun şekilde ve bu işlerden anlayan yetkin kadrolar eliyle yönetildiği anlatılıyor. Hatta dünyadaki en büyük on ekonomi arasına girmek üzere olduğumuz iddia ediliyor.