Risale-i Nur mesleğine sadakat ve savrulma

Ahir zamanın peygamber varisi olan Üstadımız Bediüzzaman, Kur'an'ın bu asra bakan mesajını, telif ettiği Risale-i Nur Külliyatıyla ortaya koymuş, Müslümanların ve bilhassa Nur Talebelerinin imanî, içtimaî ve siyasî sahada nasıl bir yol izleyeceklerini gösteren ölçüleri açıkça beyan etmiştir.Üstad, Münazarat ve Divan-ı Harbî Örfî, Sûnuhat ve Emirdağ Lahikası adlı eserlerinde demokrasî manasındaki meşrutiyete taraftar olduğunu; baskı, zulüm, tahakküm, insanlığın mahisi olan istibdada ve 1 riyaset-i şahsiyyeye (Bütün yetkilerin bir kişiye devredildiği yönetim şekline) karşı olduğunu açıkça belirtmiştir.2 O, ayrıca Eski Said, Yeni Said ve Üçüncü Said hayat devrelerinde demokrasiyi ve hürriyetleri ülkede tesis etmeyi gaye edinen Ahrardemokratlara destek vermiş,3 dindar kimlikli, ancak demokrat olmayan siyasîlere iltifat etmemiştir.4 Hakikat-i hal böyle iken, Nur Talebesi bazı gruplardan, işaret edilen Risale-i Nur ölçülerine ve Üstadın tatbikatına zıt bir çizgide yürüyen, dinî değerleri siyasete alet ederek ona çok zarar veren cereyana kapılarak, onlara destek bildirileri yayınlamaya devam ettikleri görülmektedir. Vatandaşlarının bir kısmı uyanarak, yaptıkları hak ve hürriyetleri ihlâl, zulüm ve kanunsuz işleri sebebiyle hâkim siyasîlerden desteklerini çektikleri günümüzde bu grupların hâlâ aynı siyasîleri desteklemeleri çok acıdır. Üstad, bir yerde insanların çoğunun zalim şahısların icraatlarına fiilen veya iltizamen sessiz kalarak ya da iltihaken müdafaa ederek taraftar olmasıyla, umumî müsibete sebep olacaklarını beyan etmektedir.5 Üstad Risale-i Nur'da, ehl-i tahkik, hakperest olmayı, yanlışı, zulmü en yakınımız tarafından yapılsa dahi ona karşı çıkmayı, mihenge vurmayı emreder. 6 Ehl-i tahkik olmayan insanların, propagandalara kapılarak hâkim siyasîlere destek vermeleri mazur karşılanabilir.