Nur Talebelerinin sadakat ve tesanüt ile imtihanı

Sadakat; Arapça'da sadaka fiilinin mastarından türetilen ve sıfat olan bir kelime olup dostluk, vefalılık, içten bağlılık, doğrululuk ve sıdk sahibi olmak demektir. Tesanüt dayanışma demektir.Nur dairesinde sadakat ise; Üstada ve Risale-i Nur'a mutlak manada ve her hususta bağlı olmak, başka şeyh ve hocaların peşine düşmemek, Külliyattaki imanî, Kur'anî, siyasî, içtimaî ölçü ve düsturları Üstadın anladığı ve hayatında tatbik ettiği gibi hayata uygulamak ve neşrini hayatının gayesini bilmeyi ifade eder. Saff-ı Evvel Isparta Kahramanları ve Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin sadakatı gibi. Günümüzde Nur Talebelerinin en çetin imtihanı, Üstada ve Risale-i Nura sadakat ve aralarındaki tesanüt imtihanıdır. Elhamdulillah zamanımızda milyonlarca insan, Risale-i Nur okumaktadır. Ancak her risale okuyan kişi Nur Talebesi olmaz. Çok insan vardır ki imanını takviye etmek için risale okur. Kendini Nur Talebesi olarak tarif etmez. Bediüzzaman'ı büyük bir din âlimi, Nur Külliyatını bir nevi tefsir olarak kabul eder. Şüphesiz bu da takdire şayan bir tutumdur. Ancak Nur Talebesi olmak, özellikle sadakat sahibi bir Nur Talebesi olmak çok farklıdır. Nura sadık bir Nur Talebesi, diğer güzel vasıfları yanında dairede tesanüdün bozulmasına değil, tahkim edilmesine çalışır. Kendisini Nur Talebesi kabul eden çok sayıda kişi vardır ki, "Bana sadece iman lazımdır" diyerek, Külliyatın yalınız iman bahislerini okur ve orada yoğunlaşır. Lahika ve diğer eserlerdeki içtimaî ve siyasî ölçülerini ya hiç okumaz, ya da okuyup onları Üstadın