Nur Talebelerinin imtihanı

Günümüzde Nur Talebelerinin en çetin imtihanı; Üstada ve Nur mesleğine sadâkat ve aralarındaki tesanüt imtihanıdır. İman hizmetinin selâmeti, ehl-i imanın kuvve-i maneviye'sinin temini ve ülkemizin içtimaî ve siyasî istikrarı bu imtihanın başarılmasına bağlıdır.Elhamdulillah günümüzde milyonlarca insan Risale-i Nur okumaktadır. Ancak her Risale okuyan Nur Talebesi olmaz. Çok insan vardır ki, imanını takviye etmek için Risale okur, ama kendini Nur Talebesi kabul etmez. O, Bediüzzaman'ı büyük bir din âlimi bilir, Nur Külliyatı'nı okumaya, incelenmeye değer bir nevi tefsir olarak kabul eder. Şüphesiz bu da takdire şayan bir tutumdur. Ne var ki Nur Talebesi olmanın farklı özellikleri vardır. Bunların başında; Üstad Bediüzzaman'ı ahir zamanın peygamber varisi, müceddidi, müçtehidi, mehdisi bilip başka şeyh, hoca ve temayüz etmiş şahsiyetin peşine gitmemek, (Kastamonu L. YAN, 2000, s. 56) Risale-i Nur'u kendi telifi gibi kabul ederek onun neşrini hayatının gayesi bilmektir. (Mektubat, YAN, 2017, s. 400) Kendisini Nur Talebesi kabul eden çok sayıda kişi vardır ki, "Bana sadece iman lâzımdır" diyerek, Külliyatın yalnız iman bahislerini okur, orada yoğunlaşır. O, Nurun içtimaî ve siyasî ölçülerini ya hiç okumaz, ya da onları Üstadın maksadına ve uygulamalarına aykırı bir şekilde yorumlayarak, Nur mesleğine muhalif dindar kimlikli siyasî akımlara kapılır. Halbuki Nur Mesleği sadece imandan ibaret değildir. Onun içtimaî ve siyasî sahaya taalluk eden ölçüleri de vardır. Nur Talebelerinin çoğu, Nur mesleğine sadâkat göstererek tesanüt içinde Nur'un siyasî ölçülerine uygun hareket ederek Ahrar Demokratlara nokta-i istinat oldukları (1970-1980 arası) dönemde hem iman hizmeti inkişaf etmiş, hem ehl-i imanın kuvve-i maneviyesi, hem de ülkemizin siyasî ve sosyal istikrarı tahakkuk etmiştir. Ne zaman onların bir kısmı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonraki dönemde Nur'un siyasî ve içtimaî ölçülerinden taviz verdiler, darbecilere,