Haksız siyasî başarılar ve sonuçları

Türkiye'nin yakın siyasî tarihi, haksız rekabet ve kitleleri yanıltarak kazanılan seçim başarılarının örnekleriyle doludur. Bu başarıların ne yapanlara, ne de ülkeye pek hayır getirmediği görülmüştür.12 Eylül 1980 darbecileri, tecrübeli Demokrat güçleri silâh zoruyla iktidardan alaşağı ederek, demokrat olmayıp siyasal İslâm kökeninden gelen ve devlet idaresinde de pek tecrübesi olmayan Turgut Özal'ın önünü açarak iktidara taşımışlardı. Özal, partisi ANAP ile on seneye yakın bir süre ihtilalcilerin gölgesinde tek başına ülkeyi yönetti. O, yaptığı antidemokratik manevralarla muhalefeti zayıflatarak, devlet imkânlarını sonuna kadar kendi lehine kullanarak yaptığı propagandalarla halkın çoğunu oyuna getirdi ve seçim kazandı. Ancak onun idaresi, bazı alanlar hariç, ülkeye de pek hayrı olmadı. Sonra da Türkiye'yi ağır bir borç bataklığına sapladıktan sonra 1993'te aniden vefat etti. Derin odaklar, 1995 seçimleri öncesinde dindar kimlikli Necmettin Erbakan'ı ve onun Refah partisini parlatarak siyaset meydanına sürdüler. Erbakan, o seçimde hak etmediği bir başarı neticesinde koalisyonun büyük ortağı olarak iktidara geldi. Onun iktidarı, yanlış politikalarla ülkeyi 28 Şubat duvarına çarparak ne kendine, ne partisine, ne de ülkeye bir hayır getirmedi, bilâkis dine ve dindarlara çok zarar verdi. Bülent Ecevit Demokratik Sol Partisiyle, PKK'nın lideri Abdullah Öcalan'ın seçim öncesinde Kenya'da dış güçler tarafından Türkiye'ye teslim edilmesi akabinde 1999 seçimlerinde, hak etmediği bir başarıyı kazandı ve iktidara geldi. Onun iktidarı yanlış politikalarla ülkeyi 2001 yılında derin ekonomik krize sürükleyerek perişan etti. Daha sonra o da 2002 seçimlerinde barajın altında kalarak sahneden silindi. Yine derin odaklar, 2000'in başında, ülkenin istikrara unsuru olan Ahrar Demokrat güçlerin arasına fitne fesat sokarak onları parçalayıp zayıflattılar. Onların yerine demokrat olmayan dindar kimlikli Recep Tayyip Erdoğan ve AKP ekibini parlatarak siyaset