Çoğunluğun kararı

Ülkemizde çoğunluk, 14 Mayıs seçiminde Parlamentoda Cumhur İttifakını, 28 Mayıs ikinci tur seçiminde o ittifakın Cumhurbaşkanlığı adayını seçti.Bu sonucun vatan ve millet hayrına olmasını temenni ederiz. Ancak çoğunluğun verdiği karar, her zaman isabetli olmayabilir. Azınlığın kararı doğru olabilir. Zira 80'i ehl-i tahkikaraştırıcı olmayan çoğunluk, oyuna getirilebilir ve yanlış tarafa destek vermesi sağlanabilir. Yakın geçmişte icra edilen birçok seçimde, çoğunluğun verdiği kararın pek isabetli olmadığını zaman göstermiştir. Sözgelimi 12 Eylül darbesi akabinde 1982'de yapılan Anayasa referandumunda, hakikate aykırı parlak propagandalarla oyuna getirilen halkın çoğulu, 92 oy ile darbecilere destek verdiler. Sonra zaman o desteğin yanlış olduğu, oylamada karşı oy veren Yeni Asya'nın içinde bulunduğu azların haklı olduğu ortaya çıktı. 28 Şubat 1997 darbesinin aktörleri, o zamanki koalisyon hükümetini alet ederek dindarlar ve dinî kurumlar üzerine uyguladıkları zalimane baskılarla dindar camiayı bunaltmışlardı. Darbe gölgesinde geçen 2002 seçiminde şimdiki Cumhurbaşkanının liderliğini yaptığı bir grup, Refah Partisinden ayrılarak AKP'yi kurdu ve 28 Şubat mağdurları pozisyonunda seçimlere girdi. Derin odaklar, halkı oyuna getirdiler ve onların AKP'ye yönelmesini temin ettiler. Yeni Asya'nın, ülkenin istikrarı için demokratlara destek verilmesi gerektiği yönündeki ikazına rağmen sağ kesim, bu partiyi tercih etti. AKP, 35'lik bir oy oranıyla Mecliste 65 sandalye elde ederek hak etmediği bir başarı kazandı ve iktidara geldi. 21 yıldan bu yana AKP iktidarı, her seçim sürecinde muhaliflerini, özellikle Ahrar demokrat güçleri devlet gücüyle baskı altına alarak ayağa kalkmalarını engelledi, devletin kaynaklarını ve makamlarını sınırsız bir şekilde kendi lehine kullanarak adil olmayan seçimleri kazandı. İktidar, 14 Mayıs seçimini kazanmak için daha önce yaptığı gibi devlet kaynaklarını sınırsız bir şekilde