İlginç!

Ben "İsrail'in sonu yaklaştı" desem kızanlar olabilir ama bunu bir İsrailli derse kimsenin haberi olmaz hatta dünya medyası görmemezlikten gelir. Oysa bunu söyleyen kişi İsrail'in eski BaşbakanıEhud Barak. İçişleri, Dışişleri ve Savunma Bakanı olarak görev yapan Barak, Genel Kurmay Başkanlığı'ndan sonra 1999'da İşçi Partisi lideri olarak Başbakan oldu. Demek istediğim adam önemli biri. 4 Mayıs'ta Yediot Aharonot gazetesinde yazdığı bir makalede İsrail'de yaşanan iç ve dış sorunlara ve tehlikeli gelişmelere dikkat çekerek"80 yılın laneti"nden söz etti. Özetle Barak şöyle diyor: "Yahudi tarihinde Kral Davut ve Haşmonayim hanedanlığı dönemlerinin dışında kurulan Yahudi devletlerinin tümü 80 yılını doldurmadan dağıldı ve yıkılıp gitti. Bu iki devlet de kuruluşunun80'li yıllarında dağıldı. Şimdiki İsrail devleti de kuruluşunun 80. yılına (2028) yaklaşmaktadır. İsrail'in kaderinde seksen ya da seksenli yıllar laneti olabilir. Tıpkı Amerika'da olduğu gibi. Kurulduktan 85 yıl sonra bu ülkede iç savaş patlak vermişti. Benzer şekilde İtalya Krallığı kurulduğundan (1861) 84 yıl sonra (1944)yıkıldı. Alman İmparatorluğu da kuruluşundan (1871) 74 yıl sonra (1945) ortadan kaldırıldı. Sovyetler Birliği ise 80 yılınıtamamlamadan (1991) dağıldı." Benzer söylemleri 2020 yılında dillendiren dönemin BaşbakanıNetanyahuise az daha iyimser olarak İsrail devletinin bu laneti aşarak 100. Kuruluş Yıl Dönümünü kutlayacağını umduğunu söylemişti. Bakalım kim haklı çıkacak Netanyahu muBarak mı! Anlaşılan her ikisi bir çok İsrailli gibi ülkelerinin "ilelebed payidar" olduğundan kuşku duyuyor. İlginç bir duygu. Üstelik çoğunluğunun ailesi başka ülkelerden Filistin'e göç etmiş ve 1948'de İsrail devletini kurmuşlardı. Bu devlet de yıkılırsa gidecekleri yer de bulamazlar. Türkiye'yi ilgilendiren konuya bakalım. Daha önceleriMacaristan'ı ve oradaki seçimleri anlatmıştım. 3 Nisan'da yapılan genel seçimlerde 12 yıldır ülkeyi tek başına ve anti-demokratik yöntemlerle yöneten Başbakan Orban'ın partisi Fidesz oyların 53'ünü alarak zafer kazananmıştı. Hem de kendisine karşı birleşen 6 muhalefet partisine karşı. Orban; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın (Putin'in de) yakın dostu olduğu için AKP ve medyası çok sevinmişti çünkü oradaki muhalefet bizdeki muhalefeti andırıyordu. Fransaise değişik bir açıdan farklı bir örnek. 11 Nisan'da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Macron oyların 27.84,Faşist Marine Le Pen 23.15 ve sol söylemli Melenchon 21.95 aldığı için 25 Nisan'da yapılan ikinci tur seçimlerinde sol aday yoktu ve Macron yeniden seçildi. Peki sol olup bitenden ders aldı mı Galiba! Sol ve sol söylemli partiler 12 ve 19 Haziran'da yapılacak olan