KKTC'deki kriz süratle aşılmalı!

Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıda KKTC'deki hükümet krizine değinmiş, kriz nedeniyle KKTC'nin önüne çıkan fırsatları değerlendirememesinin büyük bir şanssızlık olduğuna dikkat çekmiştim. Rusya-Ukrayna krizi ile ortaya çıkan birçok fırsat; özellikle Rus iş insanları ile kurulacak iş birlikleri maalesef heba edilmektedir. KKTC ekonomisi çöküntü içindedir ve halk sorunlarına acil çözüm beklemektedir. 23 Ocak milletvekili erken seçiminde halkımız iki devletli çözüme destek veren partileri iktidara getirmiş ve seçim sonrasında UBP-DP-YDP'den oluşan 3'lü koalisyon hükümeti göreve gelmişti. Meclis'te 29 sandalyeye sahip hükümetin hemen sorunlarla boğuşması beklenirken, Anavatan Türkiye ile imzalanan İktisadi ve Mali İşbirliği protokolü ertesinde Başbakan Sucuoğlu'nun birkaç hatalı icraatı, koalisyon ortakları arasında, kabinede ve halk arasında hoşnutsuzluk ve güvensizlik yarattı. Başbakan Sucuoğlu ile Maliye Bakanı Sunat Atun arasında bir süreden beri devam eden gerilim ne yazık ki hükümet krizine dönüştü. KKTC liderliği maalesef bu krizi Türkiye ile de istişare ederek kendi içinde çözemedi. Elektriğe zam indirimi ve alkolde fon artışının düşürülmesiyle başlayan gerginlik, Başbakan Sucuoğlu'nun devlet düşmanı EL-SEN'in antetli kağıdına yazılı bir anlaşmaya imza atması ile doruğa ulaştı. Sucuoğlu ile Atun'un karşılıklı birbirlerini eleştirmeleri ve "yalanlama" açıklamaları ipleri kopardı. Başbakan Sucuoğlu, Maliye Bakanı Atun'u görevden almak istedi; Cumhurbaşkanı değerlendirme aşamasında iken de hükümetin istifasını verdi. İstifa sonrasında yeni bir görevlendirme ile Sucuoğlu yeniden DP ve YDP ile koalisyon hükümeti kurdu. Cumhurbaşkanı, Sunat Atun'suz yeni kabineyi onayladı; ardından hükümet programı Meclis'te okundu ve en son geçtiğimiz Cumartesi günü Hükümet'in güvenoylaması yapılacakken koalisyonun iki ortağı DP ve YDP Başbakan'ın önüne 100 günde gerçekleştirilmesini talep ettikleri bir yol haritası, bir şartname koydular ve imzalanmaması halinde hükümete güvenoyu vermeyeceklerini bildirdiler. Bu noktada Başbakan Sucuoğlu bir kez daha Cumhurbaşkanı'na istifasını verdi; Cumhurbaşkanı Tatar yeni hükümet kurulana kadar mevcut hükümetin görevde kalmasını istedi. KKTC'de yaşanmakta olan hükümet krizini biraz detayları ile anlatmak mecburiyetinde kaldım. Olan bitenlerin tamamen tecrübesizlik ve liderlik gösterilememesinden, inisiyatif ve sorumluluk alınamamasından kaynaklandığı açıktır. KKTC muhakkaktır ki hükümetsiz kalacak değildir. Son aylarda ülke yönetiminde yaşanan aksaklıklar, beceriksizlikler ve verilen sözlerin tutulmaması nedeniyle Anavatan Türkiye'nin Sucuoğlu ile çalışmak istemediği de artık gizli değildir. Demokratik yollarla seçilmiş UBP liderinin yaptığı hataların bir değerlendirmesini yaparak önce uzlaşma yolu araması olmadı çekilmesi ve Cumhurbaşkanı Tatar'ın UBP'li bir milletvekiline hükümeti kurma görevi gecikmeden vermesi zaruridir. Bu olan biten demokrasimiz açısından bir olumsuzluk olarak anılacaktır. Önemli olan yaşananlardan ülkemizi yönetenlerin ve bu yöneticileri seçen halkımızın gerekli dersi çıkarabilmiş olmalarıdır. Kimileri bu olan biteni Anavatan Türkiye'nin müdahalesi olarak değerlendirecek ve Türkiye'ye saldıracaktır. Benim bildiğim ve gördüğüm, Türkiye'de hangi hükümet olursa olsun, Kıbrıs Türkünün refahı ve güvenliği esastır. Türkiye, Kıbrıs Türk halkının ekonomik sorunlarını çözerek kendi ayakları üzerinde durmasını ve devletimiz KKTC'nin çoktan hak ettiği uluslararası tanınmanın gerçekleşmesini istemektedir. Bunun