KKTC'de Hükümet krizi ve kaçan fırsatlar!

KKTC'de halkın önemli bir kesiminin desteğini alarak büyük umutlarla kurulan, pandemi süreciyle başlayan, Türk lirasının geçtiğimiz aylarda değer kaybı ve en sonra da Ukrayna krizi ile doruk yapan ekonomik sıkıntılara çare olacağına inanılan Başbakan Faiz Sucuoğlu başkanlığındaki 3'lü koalisyon hükümeti, Sucuoğlu ile Maliye Bakanı Sunat Atun arasında yaşanan kriz nedeniyle, önceki gün istifasını Cumhurbaşkanı Tatar'a sundu. Yazımı yazarken Cumhurbaşkanı Tatar, Sucuoğlu'nun istifasını kabul etmemişti ve hükümetin akıbeti de henüz belli değildi. İktidarın büyük ortağı Ulusal Birlik Partisi(UBP) Merkez Yürütme Kurulu(MYK) acilen toplanarak hükümet krizini görüştü. MYK toplantısının ardından açıklama yapan Genel Sekreter Oğuzhan Hasipoğlu, Sucuoğlu'na tam destek verildiğini açıkladı. MYK'dan yapılan açıklamada "Cumhurbaşkanlığına sunulan iradenin ivedi bir şekilde değerlendirilmesini bekliyoruz." denildi ve Cumhurbaşkanı'na demokratik teamülleri uygulaması çağrısı yapıldı.. Sucuoğlu ile Atun arasında yaşanan krizde Atun'un ülkeyi karanlığa boğan, Cumhurbaşkanlığı dahil, Yüce Meclis, Devlet dairelerinin, Devlet televizyonunun elektriğini zorbalıkla kesen ve kaos yaratarak KKTC'yi resmen yıkmaya teşebbüs eden Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu Çalışanları Sendikası El-Sen Başkanı Kubilay Özkıraç'a karşı dik duruşu önemli rol oynadı. Bu alkışlanacak dik duruşun bazı bürokratların beceriksizliği ve koordinasyonu sağlayamaması nedeniyle Başbakan-Bakan arasında krize dönüşmesi KKTC için büyük bir talihsizlik olmuştur. Ülkenin içinde bulunduğu sorunlarla boğuşulması, ekonomik problemlere acil çözüm getirilmesi, birlik ve beraberlik içerisinde olunması gereken bir dönemde yaşanmakta olan krizin süratle çözümlenmesi gerekmektedir. Aklıselimle hareket edilerek hükümet krizinin ülkeye daha fazla zarar vermeden sonlandırılması en büyük dileğimdir. KKTC'nin ekonomik sorunlarını çözmesine katkı koyacak İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü'nün Anavatan Türkiye ile imzalanmasının hemen ardından yaşanan hükümet krizinin bir an önce çözüme kavuşması ve Rusya-Ukrayna çatışması ile ortaya çıkan fırsatların kaçırılmadan değerlendirmesi yerinde olacaktır. Turizm sezonunun başlamasına çok az bir süre kala özellikle Rusya'dan, Çin'den gelecek turistleri ülkemizde ağırlamak için atılacak adımlar, yapılması gereken hazırlıklar vardır. Rus finans sistemi Rusya'ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle çökmüştür ve Rus bankacılar KKTC'deki bankalarlafinans çevreleri ile iş birliği yapmak üzere kapımızı aşındırmaktadır. Rus iş insanları mallarını, ürünlerini dünyaya KKTC üzerinden satmak için KKTC'deki meslektaşlarıyla iş birliği yollarını aramaktadır. Bütün bu olumlu fırsatlar varken kendi içimizde yaşanan gereksiz ve yersiz sürtüşme hiç de hoş değildir. KKTC'nin tanınması için ortaya çıkan fırsatlar heba edilmemelidir. Bakınız geçtiğimiz günlerde Kathimerini gazetesi "Rusya, İşgal Altındaki Topraklarda Konsolosluk Açmakla İlerliyor" başlıklı haberinde, Güney Kıbrıs-Rusya ilişkilerinden bahsederek Rusya'nın KKTC'de konsolosluk açma niyetinin bulunduğunu yazdı. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un geçtiğimiz aylarda yapmış olduğu bir açıklamada "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti"nden söz ettiğini anımsatan gazete, bu durumun, arka planda Rusya ile ikili ilişkilerin bulunmasıyla, Rum Yönetimi'nde önemli bir çaresizliğe neden olduğunu yazdı. Gazete,