BM Barış gücüne verilen süre doldu!

Defalarca yazdım, emperyalist Batı'nın ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 5 Daimi Üyesi'nin güdümündeki Birleşmiş Milletler'in(BM) Kıbrıs Türk halkına verdiği zararları bir köşe yazısına sığdırmak mümkün değildir. BM'nin, eli kanlı Makarios'un Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının 13. maddesini değiştirme ve Akritas Planı çerçevesinde 1963 Kanlı Noel'de EOKA teröristlerinin Kıbrıs Türk halkını soykırımla topyekûn ortadan kaldırarak Enosis'e ulaşma gayretleri sonrasında aldığı hemen hemen tüm kararlar aleyhimize oldu. BM adeta yangına benzin dökerek, adanın Yunanlaşması için elinden geleni yaptı. Kıbrıs Cumhuriyeti'ni yıkan, yüzlerce kardeşimizi katliam çukurlarına gömen,binlerce Türkün göç etmesine sebep olan, cennet adayı cehenneme çeviren Rumlar iken, BM tarafından alınan taraflı ve gerçekleri gözetmeyen kararlarla hep Rumları korudu, özellikle 4 Mart 1964'te alınan 186 nolu meşhur kararla gaspçı Rum Yönetimi meşrulaştırılarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bir Yunan devletine dönüştürülmesine katkı kondu. 1963-74 arasında adada dökülen Türk kanları ve EOKA vahşeti sadece raporlarda kaldı. BM'nin kendi hazırlattığı Ortega Raporu'ndaki yıkım ve Türk kayıpları ile ilgili hiçbir şey yapılmadı. Bunlar yetmiyormuş gibi BM halihazırda eşit egemen ayrı bir devlete sahip olduğumuzu, adada en az Rumlar kadar hakkımız hukukumuz olduğu gerçeğini yok saymakta, eşit siyasi haklara ve egemenliğe sahip olduğumuz gerçeğini değerlendirmekten kaçınmaktadır. BMGK bu çarpık adaletsiz duruşu nedeniyle Rum yanlısı tutumunu sürdürmektedir. BMGK'nin adada görev yapmakta olan BM Barış Gücü'nün (BMBG-UNFICYP) görev süresini her altı ayda bir uzatmak için izlediği prosedür sabırları taşırmıştır. UNFICYP'in görev süresinin uzatılma prosedüründe 1964'ten itibaren ilgili bütün taraflarla istişare edilmiş; uzatma için rızaları alınmış; BMGS bunu raporlarında yayınlamış ve BMGK de kararlarında bunu ifade etmiştir. Ne var ki bu durum 2000'li yıllardan itibaren Kıbrıs Türk tarafıyla (KKTC) istişare edilmez olmuştur.Türk tarafının bu haksız duruma tepkisi her altı ayda bir yayınlanan protesto mesajları ile sınırlı kalmıştır. En son geçtiğimiz yıl KKTC ve TC Dışişleri Bakanlıklarından yapılan açıklamalarda bu durumun böyle devam etmesine müsaade edilemeyeceği, BM Barış Gücü'nün KKTC'de görev yapmayı sürdürebilmesi için KKTC makamlarından izin alınmasının gerektiği duyurulmuştur. 77. BM Genel Kurul çalışmaları çerçevesinde Eylül ayında New York'a giden KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu görüştükleri BM Genel Sekreteri Guterres ve yardımcılarına, KKTC'de BM Barış Gücü'nün görev yapması için KKTC makamlarından izin alınması gerektiğini tekrarlamış, KKTC'nin rızasının alınmamasının, BM'nin kendi ilkelerinin ve kurallarının ihlali anlamına geldiği ve haksız uygulamanın kabul edilmesinin mümkün olmadığı bildirilerek bu amaçla da Kuvvetlerin Statüsü (SOFA) Anlaşmasının imzalanması gerektiğini bildirmişti. BM yetkilileri ile yaptığı görüşme sonrasında konuyla ilgili açıklama yapan KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu BM'nin taslağı inceleyeceğini bildirmiş, gazetecilerin bir sorusu üzerine ise "En kısa sürede cevap vereceklerini söylediler ama biz fazladan bir ay süre tanıdık. KKTC olarak net bir şekilde onlara diyoruz ki 'Bakın, KKTC topraklarında sizin görev yapmanızın onayını verecek olan makam Rum hükümeti değildir, biziz. Biz bunca sene