Şefkat tokatları

Nurları tanıyalı bir hayli zaman geçmiş olmasına rağmen, onları yeteri kadar okuyup anlama noktasında eksikliklerimden olacak ki; Üstad Bediüzzaman'ın nazarlara verdiği ölçü ve prensiplerle, amel etme noktasında kusurlarımın bulunduğunu senelerden sonra anladım.Nurları tanımakla beraber dinî yaşantımda müspet manada değişiklikler olsa da, çok genç yaşta bana verilen makam ve mevkilerin verdiği hava ile ve daha başka sebeplerle Nurlarla hizmetlere istenilen manada zaman ayıramıyordum. Daha da ötesi amirliğin ve memuriyetin bir tahakküm aleti değil, bir hizmetkârlık vesilesi olduğunu kulak ardı ederek; maiyetimdeki öğretmenlere maalesef bazen haksız-hukuksuz talimatlarda bulunuyordum. Nihayet bu hata ve kusurlarımın neticesinde hak ettiğim bir şefkat tokadı olarak; yüksek makamları ellerinde bulunduran dünyalık adamlar, bir yönü ile beni hizmetlerden alıkoyan dünyevi makamıma son vererek beni sürgüne yolladılar. Yeni sürgün diyarları tam da intibahıma vesile oldu. Şefkat neticesinde tokatlarını yediğim hata ve kusurlarımı kısaca nazarlara verdikten sonra; şimdi de bazı kardeşlerin belki de farkına varmadan işledikleri hata ve kusurlardan dolayı maruz kaldıkları şefkat tokatlarını isim vermeden nazarlara vereceğim. Çocuk yaşta iken büyüklerin derslerine gelmek suretiyle Nurlarla tanıştı. Tahsilini bitirir bitirmez hemen iş hayatına başladı. Fakat iş hayatına kendisini öyle bir kaptırdı ki maalesef artık Nurları okumaya ve derslere gelmeye sıra gelmedi. Bu ihmalin sonucu olarak bir duyduk ki bu kardeşimiz iflas ederek, maddi hasara düçar olmuş. Elindeki bütün malını servetini kaybetmenin sonucu olarak maalesef psikolojisi de bozulmuş bu kardeşimizin. Cenab-ı Hak