Kendimizi sorgulamaya ne dersiniz

Bizim şimdi sahip olduğumuz imkânların çoğuna onlar sahip değillerdi.Hizmet mekânı olarak Barla'da iki odalı bir köy evi, ders mahalleri olarak da Çamdağı'ndaki katran ağaçlarının arasındaki köşkler, yaylalardaki dere kenarları vardı. Evet, o hizmet erlerinin hizmet mekânları böyle yerlerdi. Bizim gibi lüks diyebileceğimiz dershanelere sahip olmak imkânları da yoktu. Onların gayeleri dava adamı olmaktı. Mekânların çok da önemli olmadığına inanıyorlardı. Yokluklar, mahrumiyetler onları hizmet-i Kur'aniye'den alıkoymuyordu. Maniler artıkça, onlar daha çok gayrete geliyordu. Çekilmeyecek kadar zor meşakkatler hizmet yolunda onları daha çok çalışmaya sevk ediyordu. Soğuğa-sıcağa aldırmadan; kar, kış, fırtına demeden bütün zahmetleri göze alarak Üstad'ın bir mektubunu veya bir eserini bir köye ulaştırmak fedakâr Nur Postacılarının emeliydi. Yirmi beş yıl boyunca lamba ışığında el ile Risale-i Nurları şevkle yazan kadınlı erkekli Nur Talebeleri vardı. Kimi çiftçi, kimi işçi, bazıları tamirci, bazıları marangoz hemen hepsi de fakirü'l-hal olan bu garibanlar, maişetlerini teminden önce Risale-i Nur hizmetlerini düşünüyorlardı. Evet, altından kalkılması imkânsız gibi görünen bütün bu yokluklar, imkânsızlıklar, zahmetler yetmiyormuş gibi bir de reva görülen keyfî yasaklar, kanunsuz-hukuksuz muameleler ve uygulamalar vardı. Tehditler, şantajlar, baskılar, tazyikler, hakaretler... Sürgünler, zindanlar, vicdanlara sığmayan öldürücü zehirler... Bizler bugün bu işlerin neresindeyiz Davaları