O eskidenmiş

1Karadeniz insanının sinirli, atak ve cesaretli olduğu neredeyse genel kabul görmüş bir husustur. Gerçekten de Karadeniz insanı gerek tabiat olaylarına gerek hemcinslerinin duruş ve davranışına karşı hızlı karar vermeli ve çabuk uygulamalıdır. 2 Daha benim çocukluğumda; zaten dar olan arazinin yarısı mısır ekimine ayrılırdı. Mısır, yılın belli bir aralığında ekilip-biçildiği için toprak çoğunlukla boş kalırdı. Mısır ekiminde kökleri zayıf olduğundan toprağı tutmazdı. Zaten özellikle meyilli arazilerde toprak derinliği az olduğundan dolayı kuvvetli bir yağmur yağdığında heyelan kaçınılmaz olurdu... Daha benim çocukluğumda köylüler çarşıdan tuz, gazyağı ve şeker alırdı. Buğday ekmeği gibi bundan fazlası keyfe kederdi. Yani köylüler kendi ekip-biçtiklerini, yetiştirip büyüttüklerini yiyerek, hayatlarını idame ettirmek durumundaydı. Dolayısıyla; dar arazide, dar zamanda hızlı karar vermek ve kararını çabuk bir şekilde icra etmek durumundaydı... Daha benim çocukluğumda, mesela 1956 yılında babamın yeni yaptırdığı ev dahi 60 m2 altındaydı. Keza bütün köy evleri küçüktü. Oysa her hane çok çocuklu olmanın yanında en az üç-beş hayvan bakardı. Velhasıl, Karadeniz'de insanlar sıkışık veveya sıkıştırılmış bir hayat yaşamak mecburiyetindeydi. Dolasıyla o sıkışmışlıktan kurtularak hayat idame ettirebilmesi için atak, sürekli tetikte olduğu için asabi; uzun tartışmalara vakit olmadığı için çat çat konuşan, bütün bu mecburiyetler ve meziyetler nedeniyle de cesur olmak mecburiyetinde olan kimseler olmuştur Karadeniz insanı. 3 Ancak şimdi; Mısır ekiminden tamamen vazgeçilip her yere fındık ocağı dikilmesi, fındık ocağının köklerinin toprağı tutması nedeniyle