Muhtasar Mide Lügati (IV)

TUZ: İnsanoğlunun midesi çok geniş ve bir o kadar derindir. Kayaları da delmekle kalmaz, sırası gelince de afiyetle oturup yer. "Tuz, insanoğlunun yediği tek kayadır." ( Anadolu Kültür Oluşumunda Tuzun Rolü Alper Gölbaş-Zeynel Başıbüyük.) Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devletinde tuz çok önemli bir meta olmuş ve Anadolu'daki tuzun serüveni kültürel öğelere kadar yansımıştır. Homeros'un kutsadığı, insanların onu elde etmek için savaşları bile göze aldığı bir maddedir tuz. Ünlü folklor araştırmacısı Gürsoy Naskali, Latince "tuz maaşı" salarium sözcüğünün İngilizcede yer alan "salary" maaş kelimesine dönüştüğünü ve Türkçede yaygın olarak pahalı anlamında kullandığımız "tuzlu" kelimesinin de buradan geldiğini iddia eder. (Tuz Kitabı-Kitabevi Yayınları) Anadolu geleneğinde tuz hakkı diye bir şey olduğunu biliyoruz. Türk kültüründe tuz kült kabul edilir ve yeni doğum yapmış kadının evinden tuz istenmez. Bugün bile tuzu sofralarımızdan eksik etmediğimize bakılırsa millet olarak ona ne denli anlamlar yüklediğimizi anlamakta zorlanmıyoruz. İlk kaşıkta tuzsuz olduğunu fark ettiğimiz bir yemek, sanki bir daha geri dönüşü yokmuş gibi nasıl da iştahımızı kapatıp moralimizi altüst eder. Bu yüzden tuz kesilen bir şey değil, daha çok ekilen bir şeydir. pushfn('ads'); TOST: İlk kim yemiştir onu bilmiyorum, fakat iki dilimin aralarına kaşar peyniri, sucuk ve salamı alarak kendilerine en yakın mideye doğru yolculuğa çıkmaya çok müsait bir karın doyurma unsuru olduğu inkâr edilemez. Pahalılık ve enflasyon karşısında ezilen halkın iki ekmek dilimi arasında ezdiği kaşar peynirini çok iyi anladığını, onu yerken bile anlayışlı davrandığına bakarak anlamak mümkündür. Ekmeğin tosta dönüştürülmesini ilk keşfeden eski Mısırlılardır. Çünkü bu şekilde ekmeği daha uzun süre koruyabiliyorlardı. Tost fırınlarının ortaya çıkması 19. yüzyıldır. İlk elektrikle çalışan tost makinesini 1911 yılında General Electric icat etmiştir. Ders çalışırken, iş başında ve seyyar zamanlarda rahatlıkla yenilebilecek bir yiyecektir tost. Çünkü kendisini yiyenden fazla bir şey istemez. İlla onu yemek için özel bir vaziyet almanıza gerek yoktur. En çok öğrenciler tarafından yenilmek suretiyle kullanılır. SANA YAĞI: Çocukluk ve ergenlik dönemlerimde kahvaltı masalarının değişmez margarini. Ekmeğin üzerine salçadan sonra en çok sürülen yağdı o zamanlar. Yokluğuna alışmak o kadar zor ve hayati bir durumdur ki 80'lerdeki gibi sabah başlayıp gece yarısına kadar süren uzun kuyrukları bile göze aldırır insana. O yıllarda benim de bir sana yağı almak için Tanzim Satış Mağazaları önünde sabahlamışlığım vardı. Sana yağı 1952 yılından itibaren üretilmeye başlamıştır. pushfn('ads'); ERİŞTE: İtalya spagetti nedir bilmezken dünya erişteye kaşık sallıyordu. Batı erişteden esinlenerek kendi spagettisini geliştirmiştir. Farsça-Kürtçe bir kelime olan eriştenin