Fırtınadan Sonraki Gökkuşağı: Turizm

Türkiye'yi yabancılardan dinlemek bazen bana iyi gelir. Diplomatik nezaket kapsamında yüzeysel konuşanlardan söz etmiyorum. Siyasi ve askeri çıkarları için konuşanların ne dedikleri malum; onları da kast etmiyorum. Bulunduğu sektöre yıllarını vermiş, konuya global piyasalar seviyesinde hakim, uzman iş insanlarını dinlemekten söz ediyorum. İki somut örnekle konuyu açayım. Atatürk Kültür Merkezi'nin (AKM) yeni mekanlarından Divan Brasserie Fuaye'nin açılışında Divan Grubu CEO'su Murat Tomruk ile konuşurken, turizmde çizdiği olumlu tablo dikkatimi çekti. Tomruk, İstanbul'daki otellerinin yüzde 95 doluluk seviyesinde olduğunu söylediğinde açıkçası bunun anlık bir durum olduğunu düşündüm. Ancak daha sonra Divan Grubu bünyesinde (ikisi yurtdışında) 17 otellerinin bulunduğunu dile getiren Tomruk, 2022'nin global piyasalardaki tüm olumsuzluklara rağmen beklentinin üstünde iyi gittiğini vurguladı. Türkiye'nin ucuz turizm destinasyonundan kaliteli turizme doğru gittiğini söyledi. Daha sonra "Atatürk ismine ve imza bir proje olan AKM'ye yakışan" bir mekan olarak tasarladıkları Divan Fuaye'nin detaylarını paylaşan Tomruk'un turizm beklentilerine ilişkin sözlerini o an en basit tabirle 'fazla iyimser' görmüştüm. Ta ki Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği'nin (TTYD) bu yıl ikinci kez düzenlediği Turizm Yatırımları Forumu'nda Thomas Emanuel'i dinleyene kadar. Portföyünde 58 bin otel ve 7.8 milyondan fazla otel odası bulunan veri ve analiz şirketi STR'nin Direktörlüğünü yürüten Emanuel, pandeminin dünya turizmine etkisini çarpıcı rakamlarla paylaştıktan sonra sözü gelecek beklentilerine getirdi. Elbette Rusya-Ukrayna krizinin özellikle Akdeniz Bölgesi'ne etkisini değerlendirmeyi ihmal etmeden. Emanuel'in sözlerinden en çok aklımda kalan Türkiye ile ilgili ifadeleriydi. Emanuel konuşmasında; Türkiye'nin pandemi sonrasında