Tek bir oyun bile ne kadar kıymetli olduğunu unutma!

Hiçbir talebim olmadı. Ben bir prensip ortaya koydum, ilkelerimizi ortaya koyduk. Seçimi kazanacağına dair hiçbir ikna edici bir şey kullanmadı. Benim kırmızı çizgim HDP'ydi. Onları dışarı bırakarak bu seçimi nasıl kazanacaksınız dedim. İkna edici bir cevap alamadım. HDP ile yan yana gelmem eşyanın tabiatına aykırı..." diyor Sinan Oğan. Bu yüzden de Erdoğan'a desteğini açıkladı... Gayet net, ilkeli ve tutarlı bir siyasi duruş. CHP'nin çalışma prensibi farklı. Süleyman Demirel; "Kim ne veriyorsa ben 5 fazlasını veriyorum" demişti. Onunki para vaadiydi. Bye Kemal 'bakanlık ve Cumhurbaşkanlığı'nda "açık artırma" siyasetini geliştirdi... "Erdoğan ne veriyorsa 1 bakanlık fazlasını veriyorum" modunda 'haraç mezat' siyaseti. Pazarlık gücüne göre, vekilliğe bakanlığa razı olan da var, "ne iş olsa yaparım abi.., müsteşarlık da olur!.." diyen de... Zor ikna olan için de; "1 bakanlık alana, "bir cumhurbaşkanı yardımcılığı bedava!.." Adaylık için de pazarlıklar yapılmıştı. 1 yıl sonunda kavga çıktı, '1 yetmez 2 koşu partneri' dendi, 2 belediye başkanının Cumhurbaşkanı yardımcıları olacakları vaat edildi, Akşener masaya geri döndürüldü... Sonra karşılarına Ümit Özdağ çıktı. Can havliyle çağrıda bulundular... Gel, ne olursan ol gel... Yeter ki HDPPKK'nın desteğini unutturalım. İP'in milliyetçiliği yetmedi, 2'nci tur için takviye gerekiyor! Görüştüler. Lakin Bye Kemal ile henüz ortak basın toplantısı yapmadan önce, Ümit Özdağ Twitter üzerinden bakanlığını ilan etti; "Ve söz ben İçişleri Bakanı olarak...," (Rahatlığa özgüvene bak. Artık nasıl bir söz almışsa!..) Akşener'in koşu partnerleri gibi, Özdağ için züğürt tesellisi