Şov yapacak ya, kapıya dayanıyor. Tabii önce bir davulla zurnayla twit'le haber veriyor... (Cumhurbaşkanı adayıyız netekim!) "Randevu istedim vermediler. Şu saatte oradayım, bekleyin beni". "Geliyorum bekle" dedikten sonra seni kim içeri alır.. Ne o öyle, birliğini denetlemeye gelen komutan gibi. Ben olsam ben de almam... Sonrası malum. Karşısında kapı duvar zincir... Saat vermişsin, gazeteciler hazır, kameralar açık. Ardından "randevu istedim vermediler, girmek istedim sokmadılar, geçeyim dedim geçirmediler" muhabbeti!.. Son baskından sonra Abdülkadir Selvi bir iddiada bulundu. Hikaye uzun. Selvi'nin yazısından bölümleri özetleyerek aktaralım: "Milli Eğitim Bakanı ile görüşmek isteyenler, bakanlıktaki bölümden giriş yapar. Kılıçdaroğlu ise Atatürk Bulvarı'ndaki memur girişine geliyor. Tabii onlarca kamera ile. Son olarak o kapıda marjinal sol gruplar eylem yaptığı için o kapılar kapatılmış. Zaten maksat, o kapının kilitlenip üzerine zincir vurulmasında. Kılıçdaroğlu zincirleri kıra kıra geliyor algısı oluşturulacak ya. Kılıçdaroğlu'nun önünde kameralara açıklama yaptığı kapının kilitlenmesini "Kılıçdaroğlu'nun koruması" talep ediyor. Çünkü asıl maksat CHP Lideri'nin yüzüne bakanlıkların kapıları kilitleniyor, kilitli kapıların üstüne zincir vuruluyor algısının oluşmasıydı. Ancak işin içinde tuhaf bir durum vardı. Ben de dünkü yazımda ona işaret etmiştim. Bakanlığın