Farklılaşma, parçalanma ve uzlaşma üzerine

Farklılaşma ve parçalanmanın sebepleri ile uzlaşma ve bütünleşmenin yolu soruluyor.Cevap olarak düşüncem şudur:a) Toplumumuzda farklı dinlere mensup gruplar arasında gittikçe derinleşen ve eskiden olana nispetle -bu bakımdan- farklı bir değişme görülmüyor.b) Bir dinin içindeki mezheplere mensup guruplar içinden de yalnızca Sünniler ile diğerleri arasında, zaman zaman dozunu artıran bir farklılaşma şuurundan söz edilebilir.c) Nispeten derinleşen ve genişleyen bir farklılaşma -bize göre- laikliği İslâm'a aykırı görmeyen Müslümanlar ve dinsizler ile laik olmayan Müslümanlar arasında söz konusudur. d) Kavmî kökenleri farklı guruplardan yalnızca Türkler ile Kürtler arasında gittikçe derinleşen bir farklılaşmadan söz ediliyor, ancak bütün Türkleri ve Kürtleri içine aldığını söylemek mümkün değildir, hatta iki zümrenin de ucunda ve kenarında bulunan az sayıda insanlarda böyle bir şuur güçlenmesinden bahsetmek vakıaya daha yakın olsa gerektir. e) Ekonomik ve sosyal konumlar bakımından toplumun farklı tabakaları arasında mevcut farklılaşmanın da nispi olarak kayda değer bir derinleşme arz ettiği izlenimini taşımıyorum.Var olduğunu düşündüğümüz alanlarda ve gruplar arasındaki farklılaşma ve bunun gittikçe derinleşmesinin genel ve özel sebepleri vardır.a) Genel sebeplerin başında millî eğitim ve kültür politikamız gelmektedir. Ümmet yapısından ve kültüründen ulus yapısına ve kültürüne geçmeye karar veren Cumhuriyet'in kurucuları, ümmet bütünlüğünü sağlayan bağları ve tedbirleri bir kenara atmış, hatta bunlara karşı olumsuz, bazen düşmanca tavırlar takınmışlardır. Buna karşı düşündükleri ulus için tutarlı bir tanım ve birliği kuracak yeterli bir bağ da getirememişlerdir. Kavramlarda ve yapıdaki bu tutarsızlık, temelsizlik, yetersizlik hatta çelişki, ülkenin eğitim ve kültür politikasına da yansımış, okuyanlar gelenekten uzaklaşmış, gelenekten uzaklaşanlar -toplumu kenetleyen- millî ve manevi değerlerden de uzak kalmışlardır. b) Geleneğe dayalı değerlerimizin yerine ikame edilmek istenen modern değerlerin tabiatında yalnızlaştırma ve parçalama vardır. c) Farklılaşmanın diğer sebepleri arasında zaman zaman azalan ve çoğalan iç ve dış tahrikler, haksız ve ölçüsüz kazançlar, ölçüsüz harcamalar ve tüketim çılgınlığı, millî gelirin adil olmayan paylaşımı, sosyal ve adalet kurumlarının yetersizliği veya yokluğu, medyanın ilkesizliği ve tahrikleri, hürriyetlerin kötüye kullanılması ve çeşitli baskıları ve zulmü saymak mümkündür.Toplumsal farklılaşma toplum için zenginlik, güzellik veren renkler, mükemmeli yakalama yarışının saikleri ve dayanışma aracı olmaktan çıkıp bölen ve parçalayan duvarlar haline geldiğinde toplumun birlik ve bütünlüğünü tehdit eder, bunun arkasından zayıflama, gerileme ve ülkenin bölünmesi tehlikesi gelir."Devlet ve sistem tek belirleyici olduğu halde farklılaşma neden" sorusunun cevabını ararken öncelikle devlet ve sistemin belirleyicisini aramak ve sorgulamak gerekir. Devletin ilkelerini, amaçlarını, işlevlerini ve yapısını halk mı belirlemiştir yoksa kendilerini halktan üstün gören ve ellerine geçirdikleri gücü halkı sindirme ve kendi ideolojilerini dayatma aracı kılan bir aristokrat veya jakoben azınlık mı Eğer birinci şık gerçekleşmiş ve halk uzlaşarak devletin ve sistemin