Dünün getirdikleri...

"Haset kendini mahvetmek mi istiyor Bırak doyursun açlığını." "Acı çekmek ile bilgi arasına mesafe koyduğu için Şükrediyorum Allah'a. Hekimin bildiği hastalığı bilseydi Umudunu kaybederdi hasta." "Pazar pazar, ne oldu sana" diye geçireceksiniz içinizden şimdi, biliyorum. Yok bir şey!.. Goethe'nin Doğu-Batı Divanı'nı karıştırıyorum iki üç gündür. Yukarıdaki beyitler de oradan; "Hikmetname" bölümünden. Hafta içinde günümüz Almanya'sının ülkemizde karıştırdığı "haltlar"dan söz etmiştim, malum. Lakin gönül konuyu öyle orta yerde bırakmama izin vermedi! Geçen yüzyıldan beri oradan oraya savrulan Alman devleti ile büyük "Alman his ve düşünce geleneği"ni ayırmak gerekiyor. Ayırmalıyım. Neden mi Goethe'ye ara ara uğramadan olur mu hiç! Hele her seferinde beni teselli eden R.M. Rilke dizelerini nasıl unuturum... Bizde okunmadan sevilen "hakiki" filozof Heidegger'siz yapabilir miyiz Liste yapsam çok uzar; 19. yüzyılın Heine'ından 20. yüzyılın Günter Grass'ına kadar; buradaki yerim yetmez. "Alman devletinden bana ne" diyebilirim ama bu adamlar olmadan olmaz! Anlayacağınız... Bazen siyasetin yorgunluğunu kapı dışarı etmek istiyorum ve elimin altında birkaç gündür "Doğu-Batı Divanı" var. Şunu da belirtmeliyim... Goethe, Doğu-Batı Divanı'nı 70'inden sonra yayınladı.