Diyor ya...

"Ben, ben, ben, haritada deniz görmüş boğulmuş; Dokuz köyün sahibi, dokuz köyden kovulmuş. Hep ben, ayna ve hayal; hep ben, pervane ve mum; Ölü ve Münker-Nekir; baş dönmesi uçurum..." Yukarıdaki dizelerin şairini, yani Necip Fazıl'ı bilemeyebilirsiniz... Bilseydiniz iyi olurdu, ayrı konu... Ama şu dizelerin derdi ne, arayışı ne, fikri ne; işte bunları bilseniz, en azından bir yakınlık hissetseniz, çok daha iyi olurdu... Fakat bunlar sizde ne gezer! Nereye döndürülürse, oraya bakan "benliğiniz" ile bunları nereden bilecek, nasıl hissedeceksiniz "Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor; Mekânı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kâinat muşamba dekor, Bütün bir insanlık yalana teslim." Yukarıdaki dizelerle tanışma imkânınız oldu mu peki O muhteşem "Çile" şiiriyle yani... Olmamıştır. Olmadığını yıllardır her hâlinizden anlıyoruz zaten... Dünyaya böyle baktığınız bir zaman oldu mu hiç Sizler bakmazsınız; bakar gibi yaparsınız. Bilir gibi... Söz eder gibi... Hisseder gibi... Hepsi o kadar! Anlamışsınızdır... Kemal Bey'den... "Necip Fazıl... şair galiba, şair... diyor ya" şeklinde söze başlayıp yalan yanlış şeyler söyleyen cumhurbaşkanı adayından söz ediyorum. Ama vurgulamak isterim... Bu öyle Gaziantep'e gidip "Şanlıurfa'da olmaktan çok memnunum" demeye benzemez... Medya yanılıyor; basit bir Kılıçdaroğlu gafı değil olup biten... Bu bir "yokluk" ifadesi; işittiğiniz şey