Cumartesi Notları: Emlakçı deprem uzmanları!

Deprem oldu ve başladılar. Kimden söz ediyorum Tabii ki uzmanlardan ve onların medyacı arkadaşlarından söz ediyorum. İstanbul'dan gitmemizi istiyorlar. Salgın dönemindeki gibi TV'leri korku tüneline çevirdiler. Yoksa, diyorum; yoksa bu korku da "plandemi"ye dahil mi Onlar konuştukça kentsel dönüşüm müteahhitleri ellerini ovuşturuyor. "Kalbe giden üç damarın tıkanık deseler, hemen borç harç ameliyat olursun" diyor içlerinden biri; "yani evinle ilgili de aynı şeyi yapmalısın, ya gidip ev alacaksın ya da yenileyeceksin!" Tam da bu "emlakçı deprem uzmanları"nı izlerken bir tweet düşüyor önüme: "Şişli'de 3 bin liraya oturduğum evden bina dönüşüme girdiği için çıkıyoruz. Semtte 10 bin liraya ev bulamadık. Aldığımız ücretlerle bu kentte barınmamız imkânsız." Anlamıyorsunuz, yeni bir "elektrik devrimi"ne doğru ilerlemiyor dünya... Öyle bir devrim yok. Tanımlama, bakış, paradigma yanlış. Bizi sürükledikleri devrim (daha doğrusu devriliş) bir "batarya devrimi"dir. Çok başka bir şey. Cioran'ın "Avare Düşünceler"ini ara ara açıp okuyorum... Bir yerde şöyle bir cümlesi geçiyor ki, tutuldum kaldım: "Sanki varolmak gücümüzün kaldıramayacağı kadar büyük bir bağışmış gibi..." Sokak röportajlarının derinden can sıkan bir yanı var: Yok! Röportajı yapanların "Abi ne insanlar var ya, ne güzel eğleniyoruz" havası ve şımarıklıklarından söz etmiyorum. O çok