Tokat gibi...
Politikacısına...
Tarihçisine...
Eğitimcisine...
Kendini yere göğe koyamayan bürokratına atılmış...
Çok utandırıcı bir tokat gibiydi o delikanlının ettiği çapsız laflar...
Yaşını başını almış olanların durup "ne yaptık biz bu ülkenin insanına, bu gençler niye böyle" diye sormasına sebep olacak münasebetsiz bir tokat...
Hani arkadaşlarıyla birlikte oturduğu kahve zincirine girip "çocuklar öldürülüyor ve onların kanında sizin içtiğiniz kahvenin payı var" diyen hanıma...
Gevşek gevşek, "Burası Müslüman ülke değil, laik bir ülke, seni Gazze'de görelim abla, oraya git" diyen tosundan söz ediyorum.
Bu tosuncuğun zulme kayıtsız kalmak için bulduğu saçma sapan bahaneleri ona veren resmi ve popüler eğitim tarihimizden utanmalıyız...
Vatan, millet üzerine parıltılı belagatımızı ve politik klişelerimizi bir yana bırakıp utanmalıyız...
Ama korkarım ki, ya burun kıvıracağız ya da kızıp geçeceğiz.
Külahı önümüze koyup düşünmeyi yine erteleyeceğiz.
Laikliğin beşiği Paris'te, Berlin'de, Londra'da kalbi Gazze'yle çarpan on binlerin varlığından habersiz ve fakat kendini "dünya vatandaşı" sanan bu çocuklar nereden çıktılar
Onların bu gevrek ve gevşek savunma hatları nereye dayanıyor
Bu soruları cesaretle kendimize sorabilir miyiz
Haberlerde Gazze görüntüleri çıktığında anne babalarına "