Ana-babaya hizmeti ibadet bilmelidir...

Hazret-i Mûsâ aleyhisselâm, Tûr-i sînâda Hak teâlâ hazretleri ile konuşurken, (Yâ Rabbî! Âhirette benim komşum kimdir) diye sordu. Hak teâlâ buyurdu ki, (Yâ Mûsâ! Senin komşun, falan yerde bulunan falan kasaptır!) Mûsâ aleyhisselâm kasabın yanına giderek beni misâfir eder misin dedi. Yanında misâfir oldu. Yemek zamanı gelince kasap, bir parça et pişirdi. Duvardaki asılı zembili aşağı alarak, orada bulunan ve sâdece kemiklerden ibaret bir kadına et verdi ve suyunu da verdi. Üstünü başını temizleyip, zembile koydu. Mûsâ "aleyhisselâm" sordu: Bu senin neyindir Kasap, annemdir, ihtiyar olup bu hâle girdi. İşte her sabah ve akşam kendisine böyle bakarım, dedi. Kasap annesine yemek verirken, o zayıf ve âciz annesi, oğluna dua ederek, "Yâ Rabbî! Oğlumu Cennette Mûsâ aleyhisselâma komşu eyle!" dediğini Mûsâ aleyhisselâm dahi işitti. Bunun üzerine Mûsâ aleyhisselâm kasaba müjde ederek, seni Allahü teâlâ af ederek, Mûsâ aleyhisselâma komşu eyledi, dedi.

Gaflet ve şaşkınlığa kapılarak ana-babanın kalbi kırılırsa, derhal onların rızâsını almaya çalışmalı, yalvarmalı ve her ne sûretle olursa olsun, onların gönlünü almalıdır! Ana-babanın evlâdı üzerinde hakları çok büyüktür. Bunu dâima göz önünde tutarak, ona göre hareket eylemelidir.

Hâdîs-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Ana-babanın yüzüne sevgi ile bakmak ibâdettir.)

(Ana-babaya ihsan edenin, iyilik edenin, çocukları da onlara ihsan eder, iyilik eder.)

(Ana-babası yanında ihtiyarladığı hâlde, rızasının alamayıp Cenneti kazanamayanın burnu yere sürtsün!)

Abdullah ibni Abbâs hazretleri buyurdu ki: "Ana-babana karşı, kusurlu, güçsüz, aşağı bir kölenin, sert ve kaba efendisine karşı bulunduğu hâl üzere ol!"