Peygamber şehri Medine'ye veda ederken

MEDİNEMekke şehirlerin anası, Medine Peygamber şehri. Mescidi Nebevi'de Efendimiz Hazreti Muhammed'in (as) başucunda Hicaz yazılarının sonuncusunu yazıyorum.Nasipse, siz bu satırları okuduğunuz anlarda memlekete varmış olacağız.Mekke ile Medine arası bugünkü vasıtalarla bile 5-6 saat. Bu yolu 1400 yıl önce yanındaki en sadık dostu ile (Hazreti Ebubekir) yürüyen Peygamberimiz Yesrib'e ulaştığında, Ensar onu "Ayın on dördü doğdu üzerimize" diyerek karşılamıştı.O karşılamanın ardından Yesrib, Medine (şehir) oldu. Ve İslam medeniyeti bu şehirde Mescid-i Nebevi'nin etrafında yeşerdi.Medine, Mekke'ye hiç benzemiyor. Ne coğrafi olarak ne insanları. İnsanları ensar. Latif, yumuşak huylu. Şehir havadar, Mekke gibi insanın üzerine çökmüyor. Hele Mescidi Nebevi'nin huzuru, dünyanın hiçbir mescidinde olmayan türden. Sanki Peygamberimiz hala hayatta ve aramızda geziniyor.Medine, Peygamber şehri olarak bizlere ev sahipliği yaptı.Hazreti Peygamber'in (as) huzuruna vardık. Dua edip, "Kıyamette sancağının altında toplanmak için" Allah'a (cc) yalvardık. Hazreti Ebubekir'i, Hazreti Ömer'i selamladık. Cennetul Baki'ye uğrayıp Hazreti Fatıma annemizi, Hazreti Ayşe annemizi, Hazreti Osman'ı ve Efendimiz'in binlerce arkadaşısahabeyi ziyaret ettik. Cesedi yüzlerce kilometre ötede olsa da ruhu buralarda olduğuna inandığımız Hazreti Ali'yi andık, Hüseyin'i, Hasan'ı andık.Uhud'a varıp, Hamza'yı, Musap bin Umiyr'i andık.Özenci de gördük, hoyratlığı da..!Okçular Tepesi'nde Hazreti Peygamber'in sözünün tutulmamasının sonuçlarını tefekkür ettik."Uhud bizi sever biz Uhud'u"Mescidi Nebevi'de Hazreti Peygamber'in ruhaniyetine selam vermek üzerimdeki selamları tek tek zikretmek başlı başına bir kalp coşkusu oldu.Uhud'a vardığımızdaysa hallerden hallere girdik. Uhud hani şu Okçular Tepesi'ni ganimet için terkedenler yüzünden kaybedilen savaşın yaşandığı dağın adı... Şehitlerin şeyhi Hazreti Hamza ile birlikte bir avluda koyun koyuna yatan şehitlerin mekanı.Okçular Tepesi'ne çıktım, Uhud Dağı'na, şehitliğe uzun uzun baktım. Ve "Biz Uhud'u severiz, Uhud bizi" diyen Hazreti Peygamber'in sözünü hatırladım.İnanmayabilirsiniz ama rayiha rayiha gül kokuyor, mis kokuyor Uhud hala. Her seferinde o kokuyu duyuyorum. Gece ve gündüz... Ben bu kokuyu tanıyorum sanki ezelden beri.Uhud Dağı sanki kalbime dokunuyor her seferinde.Neredeyse dağın eteğindeki mağaraya sığınan Hazreti Peygamber çıkagelecek... Hazreti Hamza, yattığı yerden kalkıp haykıracak. Okçular Tepesi'nde nöbet yerini terk etmeyen bir kaç sahabe hep bir ağızdan "N'oldu da ganimet sevdasına düştünüz" diye bağıracak.Uhud kaybedilmiş bir savaştı ama ondan alınan dersler geleceği inşa etti.Uhud bizi sevdi; biz Uhud'u.Ver elini memleket"Bülbülü altın kafese koymuşlar, ille de vatanım demiş." Hac farizasını yerine getirmek