Enerji krizi

Malûm Birinci Dünya Savaşı da neredeyse enerji savaşı gibiydi.Bütün petrol ve doğal gaz bölgelerini kaybetmiştik. Son olarak Musul-Kerkük ve Batum'dan da talimatla çekilince kavga bitmişti. "İslâm'dan taviz" garantisini de zaman gösterdi. Enerji paylaşımı dünyanın en önemli problemi olmaya devam ediyor. Son dönemdeki aşırı zamlar ve kesintiler hadisenin sebeplerinin esasta ve sistemde olduğunu gösteriyor. Yaklaşık yüzde sekizlik bir İran doğal gazının neden kesintiye sebep olduğunu anlamak da mümkün değil. Şüphesiz ekonomideki derin kriz dolayısıyla doğal gaz, akaryakıt ve elektrik fiyatları vergi gibi kullanılıyor. Vergiler ikiye üçe katlanarak devletin çığ gibi büyüyen masrafları karşılanacak. Ancak vergi kaynaklarını da öldürmemek en azından kurutmamak gerekiyor. Takip edilen politikalar nihayetinde Türkiye'yi doğal gaza özellikle Rusya'ya çalışan koca bir ülke haline getirdi. Elekt- riğin üçte biri doğal gazdan üretiliyor. İçtiğimiz sudan elimizdeki gazeteye kadar maliyetlerdeki elektrik enerjisi yüzdesini unutmayalım. Evet doğal gaz gerekli ancak ısınma ve sanayideki benzer prosesler için gerekli. Elektrik üretmek için değil! Elektrik üretimindeki yüzdesi mutlaka düşürülmeli. Bugün birçok doğal gaz santrali maliyet yüksek olduğu için elektriğin ucuz olduğu gece saatlerinde üretimi durduruyor. Zamlı tarifelerle çalışırlar artık. İşim gereği enerji faaliyet ve politikalarını ve konferansları eskiden beri takip ederim. 20-25 sene kadar önceydi. İstanbul'daki bir enerji konferansına katılmıştım. Hatta orada bir de sunum yapmıştım. Dinleyiciler arasında şimdiki enerji bakanı da vardı. Yan yana oturmuşuz. Tanışmıştık. İGDAŞ'da çalıştığını söylemişti. Türkiye'nin enerji politikaları ile ilgili konuşmuştuk. Konferansa akademisyenler de katılıyordu. Bütün konferanslarda olduğu gibi herkesin ittifak