Normalleşme tartışmalarının sığ ve gerçek dışı zemini

Türkiye son 10 yılını dış politika ve güvenlik alanında ciddi meydan okumalarla geçirdi. Arap Baharı adı verilen süreçle başlayan, Suriye, Libya, Karabağ ve terörle mücadele gibi alanlarda somutlaşan yaklaşık 10 yıllık bir boğuşma. Şükürler olsun, Türkiye bu mücadeleler esnasında hep ileri mesafe kaydetti. Girdiği mücadelelerden başarıyla çıktı. Eğer bu 10 yıllık dönemi bir savaş olarak değerlendirecek olursanız bu sürecin sonunda Türkiye'nin ayakta kalarak, hatta bunlardan alan kazanarak çıktığını söyleyebilirsiniz. Şimdi de bunları birer barış anlaşmasıyla taçlandırıyor. Gerekirse yine kavga eder, yine el sıkışır. Zaten savaşlar barış için, barışlar da savaşa hazırlık için yapılır. Türkiye'nin son dönemde birçok ülkeyle imza attığı normalleşme adımlarının bu çerçevede değerlendirilmesinin doğru olacağı kanaatindeyim. Bu gerçeği göz ardı edenler, Türkiye'nin bu normalleşme süreçlerini son derece yanlış değerlendirmelere tabi tutuyor. Mesela Mısır'la el sıkışmak veya diğer bölge ülkeleriyle uzlaşıya varmak o kadar zayıf tezler ve yanlış mantıklarla ele alınıyor ki, insanın isyan edesi geliyor. "Daha önce çok ağır laflar ettiğimiz bir ülke veya liderle neden şimdi anlaşıyoruz" gibi oldukça anlamsız laflar söyleniyor. Halbuki savaş gibi her gerilim de bir uzlaşıyla sonlanır. Gerilim esnasında "Daha az gerilelim" diyemezsiniz, demezsiniz. Kavgada yumruk sayılmaz. Savaşlarda insanlar birbirlerinin gırtlağını sıkar ama kimse sonra "Neden barış anlaşması imzaladık" diye saçma sapan konuşmaz. Ama maalesef ülkemizde birkaç gerçek dışı basitleştirme üzerinden sığ ve sloganik değerlendirmeler âdet haline geldiğinden çok kimse konuya dair ezberden konuşmayı alışkanlık haline getirdi. DOSTLUK VE DÜŞMANLIKLAR Bunlardan biri de "her ülkeyle dost olmak" gibi sunulan sınırsız bir işbirliği modeli. En sloganik halini "sıfır sorun" hikâyesinde görmüştük. Sanki iyi bir dış politika kurgusu tüm ülkelerle iyi ilişkileri gerektiriyormuş gibi tuhaf bir indirgemecilik. Herkesle öpüşüp barışmak vaaz ediliyor. Halbuki böylesi bir dış politika ne gerçekçidir ne de faydalı. Gereksiz düşmanlıklar sorun olduğu gibi gereksiz dostluklar da uluslararası ilişkiler açısından sorunludur. Temel bir dış politika prensibidir: Devletinizi gereksiz ortaklıklara sokmak sizin manevra alanınızı kısıtlar. İttifaklar ancak ortada bir zorunluluk varsa kurulur. Düşmanlıklar da öyle. Türkiye'nin de her ülke gibi sorun