"VATAN YAHUT SİLİSTRE" Eflak ve Boğdan'ın Ruslar tarafından işgâl edilmesinden sonra Osmanlı ana topraklarının başladığı Tuna Nehri'nin alt kısmı doğal sınır olmuştu. Saldırgan Rusların nerede duracağı belli olmayacağından Tuna kıyıları çok iyi bir şekilde korunmalıydı. Bunun için Serasker Ömer Lütfü Paşa, başta Vidin olmak üzere Tuna kıyılarında savunma tedbirleri aldı. Rus Çarı'nın 5 Mart 1854 tarihinde çok güvendiği Knyaz İvan Paskeviç'i Tuna'daki ordunun başkomutanı olarak atamasıyla Ruslar harekete geçtiler ve 23 Mart 1854 tarihinde Tuna Nehri'ni üç koldan atladılar. Hedeflerinde en zayıf nokta ve en kolay yutulur lokma olarak gördükleri Silistre vardı. Ruslar yavaş hareket etmekle birlikte, büyük bir orduyu nehrin karşı kıyısına başarıyla geçirerek Türk topraklarında ilerleyişlerini sürdürerek Silistre önlerine geldiler. Silistre'nin bu orduya karşı uzun süre dayanması mümkün gözükmüyordu. Bu nedenle Ruslar Silistre'nin düşüşünün kesin olacağını söylüyorlar, sadece kaç gün dayanabileceği konusunda değişik tahminler yapıyorlardı. Oreneral Lüders gibi Silistre'nin 14 gün içerisinde düşeceğine inananlar vardı. Silistre Kalesi, çeşitli toprak tabyalarla da çevrelenerek savunma tedbirleri alınmıştı. Güneyde