Kânûni'nin oğlu Şehzâde Cihângir'in vefâtı (27 Kasım 1553)

Kânûni Sûltân Süleyman 12. seferine çıkmak için Topkapı Sarayından ayrılarak Üsküdar'daki ordugâhına geçtiğinde tarihler 28 Ağustos 1553'ü gösteriyordu. Ağustos sonueylül başına doğru sefere çıkmak için uygun bir zamanlama değildi. Zârûri durumlar hariç seferlere yaz dönemini değerlendirmek için genellikle ilkbaharın başlarında çıkılırdı. Eğer ordu yaz dönemi işini bitirememiş veya başka seferlere gerek duyulmuşsa güvenilir bir yer kışlak olarak seçilir ve baharın gelmesi beklenirdi. Kânûni'ye bu kararı aldıran şüphesiz Hürrem Sûltân'la damadı Rüstem Paşa olmuştu. Çünkü uzun zamandır Şehzâde Mustafa'yı ortadan kaldırmayı planlayan bu ikili, çalışmalarının sonuna gelmişler ve final için son hamlelerini yapmak üzereydiler. Bundan dolayı Kânûn'inin İran seferine çıkması gerekliydi. Böylece güzergâh üzerinde töre gereği el öpmeye gelecek olan Şehzâde Mustafa ortadan kaldırılacaktı. Hâlbuki Kânûni 3 yıl, 8 ay, 8 gün önce İran seferinden dönmüştü. Bir müddet önce İran Şâh'ı Tahmasb'ın bizzat gelerek Erciş, Âdilcevâz ve Ahlat'ta yaptığı amansız kıyım ve tahribatın hesabının sorulması ve üstelik oğlu İsmail Mirza'yı göndererek Erzurum'u işgâl girişiminin cezasını vermek üzere Kânûni Sûltân Süleyman Sokollu Mehmed Paşa'yı İran üzerine göndermiş, bunu yeterli bulmayarak ardından Sadrâzâm Damat Rüstem Paşa'yı yine büyük kuvvetlerle İran üzerine yola çıkarmıştı. Ancak Rüstem Paşa Aksaray'a gelince orduyu durdurup Türk Hâkânı'na bir mektup gönderdi. Mektupta bu sefere kendisinin bizzat gelmesi gerektiğini Kânûni'ye bildiriyor, tahrikli cümleler havada