İstanbul'un Mânevî Fâtihi Akşemseddin'inVefâtı (15 Ocak 1459)

1452 Şubat'ında Edirne Sarayı önemli bir toplantıya şahitlik yapmaya hazırlanıyordu. Bir tarafta Divân Üyeleri, katipler, paşalar; diğer tarafta başını Akşemseddin'in çektiği ilim ehli ulemâlar yerlerini almış genç hükümdârSultânMehmed Hân bekleniyordu. SultânMehmed içeri girmesiyle birlikte gündemdeki İstanbul'un Fethi konusunuda açmış oldu. İstanbul'un fethedilmesinin öneminden ve kendisinin bunu çok istediğini söyledi. Ardından herkes fikrini söylesin diye irâde buyurdu. Toplantı salonunda ekseriyet fetihten yana olduklarını beyân etmelerine rağmen, Vezirâzâm Çandarlı Halil Paşa ve birkaç taraftarı, surların çok dayanıklı olduğu fikrini ileri sürmekle kalmayarak, "Bütün Avrupa yeni bir haçlı ordusu ile üzerimize gelir" endişesiyle buna yanaşmak istemediler. Hatta Çandarlı yakını bir ulemâ, İstanbul'un Âsr-ı Saadet döneminden itibaren kuşatıldığını ve başarılı olunamadığını dile getirerek; bu fethin ancak Hazreti Mehdi tarafından gerçekleştirilebileceğini ileri sürdü. Bunun üzerine Akşemseddin; İstanbul'un Mehdi tarafından fethi meselesinin âhir zamanla ilgili olduğunu söyleyerek, İstanbul'un fethinin Allah'ın (c.c.) izniyle SultânMehmed'enâsib olacağını net bir şekilde ortaya koydu. Bunun üzerine fetih hazırlığı başladı ve dört ay gibi kısa bir sürede bitirilecek olan Rumeli Hisarı'nın temeli 1452 Nisan'ında atıldı. Büyüklü küçüklü onlarca savaş gemisi inşaası tamamlandı. Ordu Edirne'den