Ya aileyi kaybedersek!

Hafta sonu İstanbul'da çok önemli bir sempozyum vardı. İstanbul Aile Vakfı tarafından Prof. Dr. Ergün Yıldırım'ın başkanlığında düzenlenen Uluslararası Aile Sempozyumu'nun başlığı Dijital Çağda Aile'ydi.Gayet makul, hatta elzem hale gelmiş bir konu. Aile ilk sosyalleşme mekânı, ilk ve son sığınağımız. Çağlar boyu pek çok değişim geçirmiş olmakla birlikte birey, toplum, devlet ve en önemlisi de çocuk için önemini asla yitirmiyor. Yitirmeyecek de.Buna mukabil ailenin bireyin hapishanesi olduğunu, kadının aile içi roller tarafından köleleştirildiği vs. söyleyerek aileyi hedefe koyanlar da az değil. Bu marjinal tasavvurların nasılsa toplumda galip gelmeyeceğini söyleyip duralım mı pekiElbette değil.Aile söz konusu olduğunda durum çok da güllük gülistanlık değil.Sayılara boğulmadan dünya verilerine baktığımızda ailenin aleyhine işleyen bir sürecin yaşandığı görülüyor.Evlilik yaşı hızla yukarı gidiyor. Boşanma oranları artıyor ve çocuk sayısı azalıyor.Yerkürenin kuzey ve batısına gittikçe bu konulardaki ölçümler çok yükseğe çıkıyor.Eğitimli, beyaz yakalı, zengin kesim ve gelişmiş ülkelerde durum tam olarak böyle.Müslüman ülkeler bu konuda daha avantajlı. Türkiye de Müslüman ülkeler içinde avantajlı. Aile kurumunu asli fonksiyonlarına uygun şekilde muhafaza edebilen bir toplumuz. Fakat bizde de değişim olduğu muhakkak.Herkesin ailesi mahremi. Fakat bir kurum olarak aile devletin ve kamunun malı. Geçmişin bize miras bıraktığı, bizim gelecekten emanet aldığımız en biricik varlık alanımız.Sosyolojik kavramlarla konuştuğumuzda aileye 'kurum' diyoruz, 'aile politikaları' diyoruz misal. Hepsi doğru ama aile asıl olarak insanın 'varlık' alanı.Yani ontolojik bir anlamla bakmak durumundayız aileye.Aileyi ekseriyetle çocuklar üzerinden konuşuyoruz. Aile demek çocuk demek çünkü. Çocuklarımızı kötülüklerden korumanın bir aracıdır aile. Dijital çağda bunun pek de mümkün olmadığından şikâyetçiyiz haklı olarak. Evlerimizin oturma odasında iken bile sınırlı zaman ayırmak gerek dediğimiz medya, artık hepimizin cebinde. Çocuklarımız yemek yerken, uyumadan önce, uyanır uyanmaz çevrimiçi oluyor. Hatta affedersiniz tuvalette geçirdiği zamanı bile telefonla değerlendiren bir genç-çocuk profili var.Ayrıca dijital dünya sadece kötülüklerle dolu da değil. İletişim teknolojisi hayatın praksisi. Elimizin ve beynimizin bir uzantısı adeta. El ve kol emeğinin