Macaristan seçimleri muhalefetin tadını neden kaçırdı

Macaristan seçimleri sadece Viktor Orban karşıtı 6'lının değil bizdeki 61'in de fena halde tadını kaçırdı. Macar muhalefeti yenilince kendilerinin de yenilmiş sayıldığını düşünmüş olabilirler. Daha aday bile çıkaramamışken yenilmek de bizim muhalefete nasip oldu. O değil de asıl şu önemli; bizim 61 yenilince ABD Başkanı Biden da yenilmiş sayılacak. Asıl keyifli kısmı bence bu olacak. Yoksa muhalefet zaten 20 yıldır yeniliyor. Hatta Kemal Kılıçdaroğlu siyasi kariyerini buna borçlu.Amacım bugünden seçim tahmini yapmak değil, anlamı da yok zaten. Ancak Macaristan'da ağır bir yenilgi alan sadece 6'lı muhalefet değil siyasetsizlik üzerine kurulu muhalefet stratejisi olmuştur. Bunu konuşmakta fayda var. Strateji mi demeli, taktik mi yoksa koyma akıl mı bilemedim lakin kifayetsiz muhterislerden müteşekkil bir masa var ortada. Partisiz adaylar çıkartmak, farklı siyasi eğilimlerin bir araya gelmesi yeni bir tarz olarak deneniyor. Benim bildiğim ilk bizde başlandı. Daha sistem değişikliği de olmamıştı, "Seni başkan yaptırmayacağız" sloganıyla nam Selahattin Demirtaş'ın parlatıldığı dönemlerde CHP "Ekmek için Ekmeleddin"i çıkarmıştı. CHP seçmeni hala o travmayı atlatamadı. Macron'da tutturdular; sevilesi bir tarafı yok ama Le Pen'den iyidir, diyebiliriz biz de. Gerçi Fransa'da ırkçılığın, İslam karşıtlığının yükselişine engel olmak gibi bir çabası hiç olmadı. Le Pen'den ne farkı var demeyelim yine de. Erdoğan kompleksi dolayısıyla bizim için renkli bir figür oldu hep. Anlayacağınız "siyasetsizleştirilmiş siyaset" bir moda halinde deneniyor. Macaristan'da tepe üstü çakıldılar ama pes edeceğe benzemiyorlar. Dünkü Fransa seçimlerini ayrıca değerlendirmek lazım tabii. Ama Macaristan'daki 6'lı, Başbakan Orban'ı indirebilseydi bizim 61 zil takıp oynayacaktı. Şimdi bakıyorum seçimlerde hile vardı falan diyorlar. Önce Macaristan'daki duruma bakalım; Orban AB üyesi ülkeler arasında en uzun süre görev yapmış kişi olacak. Dördüncü kez seçimi kazandı, hem de 199 sandalyeli Meclis'te 135 sandalye alarak. Ezdi geçti tabiri caizse. Oysa sayısal olarak 6 partinin gücü Orban ve ortağıyla başa baş gibiydi. Üstelik anketler muhalefet blokunu hep açık ara önde göstermiş. Demek ki neymiş, siyasette 224 etmiyormuş. Seçim dört işlemle değil siyasetle kazanılıyormuş. Orban'ın ne kadar İslam düşmanı olduğunu biliyoruz, ama en azından biliyoruz öyle değil mi Suriyelileri almamak adına AB ile papaz oldu. Neyse ki Suriyeli göçmenlere reva görülen Ukraynalılara görülmüyor. Neden diye sormuyoruz, sebebini biliyoruz. Yani Orban meraklısı değiliz, tıpkı Trump meraklısı olmadığımız gibi. Fakat bu süreçlerden çok şey öğreniyoruz. Bir, siyaset ülke vatandaşları için yapılır, kimden oy isteyeceksen onun menfaatlerini gözeteceksin. AB dizaynı, ABD talimatıyla belki masalar kurulur ama günün sonunda hesap yine o masanın etrafındakilere ödetilir. Akıllı olmak lazım yani. Siyaseti hafife almamak...İki, kendi gücünün farkında olacaksın. Sesin çok çıkıyor olabilir, sanatçılar arkanda olabilir, Batı basını seni alkışlıyor, Biden ne pahasına olursa olsun muhalefeti kazandıracağız diyor olabilir. Sonuçta çobanın oyuyla 'Fazıl Say'ın