"Eğitimde iyi değiliz" ezberi gerçekle örtüşüyor mu

Bazı ezberlerimiz var, cümleye o ezberle başlarız; "Eğitim alanında başarı katedemedik" gibi. Biraz kendimizi dövmeyi sevdiğimizden, biraz da o alana dönüp gerçek verilere bakmaya erindiğimizden o ezberi tekrarlayıp dururuz.Hatta çoğu zaman bir savunma mekanizmasıyla olmayan bu gerçekliği başka alanlardaki görünür başarılarımızla dengelemeye çalışırız. Türkiye'nin ulaştırma ve alt yapı alanındaki gözle görünür başarılarını zikredip "maalesef eğitimde yeterince iyi değiliz" deriz."Yeterince iyi"nin göreceliğine sığınarak kendimize az buçuk tevil payı bırakmayı da ihmal etmeyiz tabii.Bir de tabii iyi ile kötüyü rasyonelleştirmek için alandaki eski verileri kullanmak yerine ununu elemiş eleğini asmış kuzey Avrupa ülkeleriyle karşılaştırırız kendimizi. Çoğunun toplam nüfusu bizim öğrenci hatta öğretmen sayımıza ancak yetişen ülkelerle... Şaka değil; 18 milyon öğrenci, 1 milyon 200 bin öğretmen ve 855 bin derslikten bahsediyoruz....Basında da yer almaz pek eğitim alanındaki müspet gelişmeler. Öğretmen atamaları ve memur maaşlarına zam dışında eğitim pek de gündeminde değildir matbuatın. Eskiden eğitim muhabirleri olurdu gazetelerde. Sosyal medyanın muhabirin yerini aldığı günümüzde uzman muhabirlik müessesesi de ortadan kalktı.Bir de "Atanamayan öğretmenler" var tabii, sıkça gündeme gelen. "Devlet ihtiyacı kadar öğretmen alır, eğitim fakültesinden mezun herkesi atamak zorunda değil" dediğinizde sosyal medyada linç edilmeniz garanti.Bardağın dolu tarafına bakmak da bünyeye ters.Dolayısıyla; kendimize verdiğimiz karne; "Neresinden baksak dayaklığız işte!"Pandemi etkisine, dünyayı kasıp kavuran ve bizi de çok derinden etkileyen ekonominin kısıtlayıcılığına rağmen eğitim, en büyük bütçenin ayrıldığı bakanlığımız. Kendi içindeki gelişim seyrine ve verilere baktığımızda son 20 yılda olduğu gibi bugün de 'pekiyi'yi hakkediyor.Ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 44'ten yüzde 90'lara ulaştı.2002 yılında eğitime ayrılan bütçe 7,5 milyar TL'ydi. Bugün 274 milyar TL.Yükseköğretimdeki okullaşma oranı yüzde 14'lerdeyken bugün yüzde 45'lere ulaştı.2000'lerde yüzde 14'lerde olan 5 yaş okullaşma oranı 2021'de yüzde 78'e, bugün ise yüzde 90'a ulaştı.Resmi ve özel eğitim kurumlarımızda derslik sayımız 367 binden 855 bine yükseldi.2022 sonuna kadar 3 bin anaokulu, 40 bin ana sınıfı daha eğitime başlayacak.Kendimizi dövmeyi en çok sevdiğimiz bir konu da kız çocuklarının okullaşması bahsi. Artık böyle bir sorunumuz yok. Fakat sosyal farkındalık çalışmalarında kız çocuklarının okullaşması bahsi hala ilk sıralarda yer alıyor. 2000'lerin başında gerçekten böyle bir sorunumuz vardı; ortaöğretimdeki kız çocuklarımızın okullaşma oranı yüzde 39,2 idi. Bugün 87,79.Yükseköğretimdeki yüzde 11 iken bugün ise 48,5'e yükseldi. Tüm kademelerde kız ve erkek çocuklarımızın eğitime erişimi eşit oranda. Öğretmenlerin ise yarısından fazlasını kadın.Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer'in Bakan Yardımcılığı döneminden beri üzerinde çalıştığı mesleki eğitim alanında da bakış açımızı değiştirecek gelişmeler katedildi.Mesleki eğitim dediğimizde hem gençlerin erkenden iş güç sahibi olmalarını sağlayan, hem sektörün kalifiye eleman ihtiyacını karşılayan hem de devlete yük olmayıp yük alan bir yapıdan bahsediyoruz. Devrim gibi bir şey bence!Mesleki eğitim liseleri 2021'de gelirlerini yüzde 131 artırmış. Bu liselerde pandemi sürecinde maskeden dezenfektana, solunum cihazından hijyen malzemelerine kadar pek çok malzeme üretildi ve mesleki eğitim kurumları ilk defa ihracat yapmaya başladı. Döner sermaye kapsamında üretimden elde edilen 1 milyar 162 milyon 574 bin lira olan gelirin 2022'de 1,5 milyar lira olacağı bekleniyor.Çok çok önemli bir gelişme; Mesleki Eğitim Merkezlerinde çırak öğrenciler asgari