Halil Kışlacık

Yeni Akit

Al dengele: Altı parti genel başkanı, iki eş başkan, üç terör elebaşı, bir Biden

Ahmet Taşgetiren'in, benim yaşımdan fazla kalem oynatmışlığı vardır. "Yazı yazmışlığı" demeye artık dilim varmıyor. Söylediği şu: "Herkes biliyor ki şu an Tayyip Bey'i sınırlayacak bir 'Denge' de 'Denetleme' de yok. Ne var Seçim var işte. Ama 'Yeni Yapının Cumhurbaşkanı Adayı' 6 partinin denetimi ile kendini daha şimdiden bağlamış durumda. 'Başına

Çayla olacak gibi değil, müsekkin lazım...

Ayıptır. Karşınızdakinin bir kadın olduğunu unutuyorsunuz. Üstelik mağdur bir kadın. Aylardır başına gelmeyen kalmamış. Resmen gözünün önünde "evladı"nın, Ekrem İmamoğlu'nun ikbali karartılmış. Bunu yapanlar yetinmemiş, "Kurucusu benim" dediği masada kendisini istiskale uğratmış, "Kemal Bey adaysa ben kalkıyorum" demesine rağmen hem Kemal Bey aday

Özür dilerim...

Gerçekten, samimi olarak özür dilerim. Ne yapayım, öyle bir düzen kuruldu ki, ister istemez alet oluyorum. Ben, daha önce defalarca söylediğim gibi, 28 Şubat'ta imam hatip öğrencisiydim. Biraz sonra bahsedeceğim tiplerin hepsini cebinden çıkaracak pırıl pırıl onlarca akranımın geleceğinin yandığının canlı şahidiyim. En iyisini hakeden insanların b

Paniğe gerek yok Sayın Özcan, sizin yaşama hakkınız baki...

Yusuf Ziya Özcan, geçtiğimiz günlerde "Sadece KHK'lılara yaptığınız zulümler ve aldığınız veballer sizi daima takip edecek ve bu alemde hak ettiğiniz cezayı göreceksiniz. AK Parti-MHP iktidarı size bundan böyle yaşama hakkı yok! Hesap verme zamanınız yaklaşıyor" diyerek açık bir tehdit savunmuştu. Eh, nihayetinde AK Parti'de siyaset yaptığı dönemde

Ertuğrul Özkök'ün yapay olmayan ciğeri...

Ertuğrul Özkök pek bir sevinmiş... 14 Mayıs'tan sonra rahat rahat içebilecekmiş... "Yalnız bir dakikaDürüst olayım. 'Gel gel' yapıp sizi aldatmış olmayayım, baştan söyleyeyim" diye girmiş yazıya ve asıl meramının "Michio Kaku'nun verdiği yapay karaciğer müjdesi" olduğundan bahisle "Benim verdiğim 14 Mayıs tarihini de iyi okuyun. Verdiğim tarih 14 M

"Mücahit Kılıçdaroğlu, Allah'ın inayetiyle kazanacak"mış...

Hafta içi de Milli Gazete'de İsmail Hakkı Akkiraz yapmıştı benzer bir işi... "Bir millet için yöneticilerini seçmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek gibi önemli bir görevdir. Millet, bu görevi yaparken gözeteceği esaslar vardır. Bu esasların başında zihniyet gelir" diye başladığı ve bu görüşünü ayetlerle desteklediği yazısına "Millet İttifa

Taş değiştirdiler...

Ve oyunun başından beri yapılacağı ilan edilen hamleler, Kemal Bey ve Meral Hanım'dan karşılıklı olarak geldi. Hani satrançta vardır ya... Rakibe bir taş değişimi teklif edersiniz ama cevap ötelenir, oyun da öyle bir istikamete gider ki ne kadar ertelerseniz erteleyin bir noktada o takası yapmamak iki taraf için de oyunu kaybetmek anlamına gelir. K

Birden bırakmasınlar, dokunur...

Başkalarını itham ettiğiniz konunun asıl suçlusunun siz olduğunuzu farketseniz, ne yaparsınız İnsan mahcubiyet duyar, suçladığı kişiler için uygulanmasını istediği müeyyideye razı olur ve hatta yaptığı ikinci hata için de af diler değil mi Ama bu ülkedeki bozguncu ekibe dahil iseniz, bu bahsettiğimiz şeylerin hiçbirini yaşamazsınız. İşin daha acı t

Dertlerimiz bunlar mı

Bir değil, iki değil, beş değil, on değil, yüz değil, beş yüz değil... Bu kadar yalan niye Hepsini değil, öne çıkan bir iki örneği ele alalım. Mesela sadece Fatih Altaylı'nın çıkıp, "Ben Milano Başkonsolosluğu'nun deprem yardımları için AFAD yerine Diyanet'in hesap numaralarını verdiği yalanını şu amaçla söyledim" diye öne sürebileceği ne var Ya da

Beyefendi "farz-ı kifaye" diyormuş...

Yine Yasin Aktay kızacak, "Niye ilahiyatların itibarını zedeliyorsunuz" diye... Ne yapalım hocam "Noel kutlamak Müslüman için farzı kifayedir" diyen adamı bir ilahiyat fakültesi almış, önce dört senelik lisans programından, sonra da yüksek lisanstan mezun etmiş, adının başına "ilahiyatçı" titrini koyup gezme salahiyeti vermiş... Ses etmeyelim mi E