Sav kasabasındaki hizmet

Isparta'nın merkeze bağlı Sav Kasabası, Davraz dağının eteğine kurulmuş yeşillikler içerisinde şirin bir kasabadır.Devlet bir yandan yeni latin alfabesini öğretmek, okutma-yazmayı teşvik etmekle meşgulken işgüzar bürokrat ve memurlar, Risale-i Nurları Kur'an harfleriyle yazan ve okuyanları takip, tutuklama ve mahkemelere sevk etmede âdeta yarışıyorlardı. Bütün bu sıkıntı, takip ve zulümlere rağmen Risale-i Nur'a koşanlar ve onunla mânevi dünyalarını ışıklandıranlar her gün artıyordu. Sav'ı tarihe taşıyacak olan Hafız Mehmet Afşar'ın gönlüne ışık düşmesiyle başlıyor. Çanakkale Gazisi, Hacı Hafız Mehmet, Sav'da öğrenci okutuyor, nüfuz sahibi ve herkes sayıyor ve seviyor. Isparta'da alış-veriş esnasında bir dükkanda 10. Sözü görüyor. Şöyle bir karıştırınca sahibinden kitabı istiyor. O da veriyor. Eve gelince kitabı okuyor. İçinde Bediüzzaman'ı görme arzusu ile Barla'ya gitmeye karar verir ve atıyla Barla'ya gider. Bediüzzaman onu dışarıda karşılar. Ona ismiyle hitap ediyor. (Hacı Hafız Mehmed içinden benim ismimi nereden bildi diye hayret ediyor). Hacı Hafız Mehmet hediyesini takdim ediyor. Üstad: "Biz hediye almayız, fakat seninkinin karşılığını vereyim" diyor. Karşılığını veriyor. Bediüzzaman, imani sohbetten sonra Hacı Hafız Mehmet, babasının selamını iletiyor, dua istediğini söylüyor. Bediüzzaman: "Sen askerlik yapmadın, bilmezsin. Nöbette ve vazifede olanların yemekleri ayrılır. Çarşıya kaçak gidenlerin yemekleri ayrılmaz. Bunun gibi bizim de dua vaktimiz vardır. Dua vakti huzurda bulursa duayı alır. Kaçak çarşıya gidenler gibi huzurda bulunmazsa duayı alamaz. Seher vakti uyanık olursa baban istifade etmiş olur. Uyursa duadan mahrum kalır" diyor. Üstad Bediüzzaman, Hacı Hafız Mehmed'e Risale-i Nurların ehemmiyetinde uzun uzun bahsediyor. Şöyle diyor: "Bu asrın hizmeti budur. Sen bu eserleri yazarsın" deyip birkaç nüsha risale veriyor. Hacı Hafız Mehmet, bu aşk ve şevkle Sav'a dönüyor. Sav'a döndüğünde Üstadına verdiği sözü tutuyor, azim ve şevkle Risale-i Nur hizmetine başlıyor. Risale-i Nur'u yazma işlerini hızlandırıyor. Böylece Sav'da Risale-i Nur hizmeti hummalı bir şekilde başlamış oluyor. Bundan dolayı Bediüzzaman, fedakârlıkta sınır tanımayan Savlılarla birlikte bulunmak istiyor. İçinde onların arasında