Küresel düşünce

Bediüzzaman'ın önce hayalini kurduğu ve gerçekleştirmek için büyük çaba gösterdiği Medresetü'z-Zehra projesinde "küresel düşünce"nin mahsulü olduğunu görüyoruz.

"Küresel düşünce" projesinin profilini de "Câmiü'l-Ezher'in kızkardeşi olan, Medresetü'z-Zehrâ namıyla dârülfünunu mutazammın pek âli bir medresenin Bitlis'te ve iki refikasıyla Bitlis'in iki cenahı olan Van ve Diyarbakır'da tesisini isteriz. Fünun-u cedideyi, ulûm-u medaris ile mezc ve derc; ve lisân-ı Arabî vâcip, Kürdî câiz, Türkî lâzım kılmak."

Sual: Şu mezcde ne hikmet var ki, o kadar taraftarsın, daima söylüyorsun

Cevap: Dört kıyas-ı fâsit (Haşiye) ile hâsıl olan safsatanın zulmünden muhakeme-i zihniyeyi halâs etmek, meleke-i feylesofanenin taklid-i tufeylâneye ettiği mugalâtayı izâle etmek...

Sual: Ne gibi

Cevap: Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder."1

Bugün eğitimde arzu edilen temel ilkelere sahip olamayışımızın en önemli sebebi budur.

Nurettin Topçu'nun din ve eğitim konusunda görüşlerini de bu vesileyle nakletmek istiyorum:

"Din, öncelikle bir bilgi, bir kavram, bir mantık, bir teori, bir meslek, bir ideoloji değildir; değer, erdem, olgunluk ve terbiye demektir, hayat demektir. Onu bir takım şekilsel tutum ve adetlere indirgemek, dinin özündeki değerleri anlamamak olacaktır. Topçu, İslam'ın ve Kuran'ın felsefesinin yapılamamış olmasını, din ve yaşama kültürü açısından büyük bir eksiklik olarak görür."